
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) tarafından hazırlanan son raporda, 2024 yılında memelilerde görülen kuş gribi salgınlarının sayısının bir önceki yıla göre iki kat artarak 459’dan 1.022’ye yükseldiği belirtiliyor. Bu salgınlar daha ağır etkiler yaratıyor.
Aynı dönemde, kümes hayvanlarında 943, yabani kuşlar da dahil olmak üzere kümes hayvanı dışındaki türlerde ise 2.570 salgın kaydedildi. Bu durum, 82 milyondan fazla kümes hayvanının ölümüyle sonuçlandı. Son 20 yılda ise kuş gribinin yayılmasını önlemek için 633 milyondan fazla kanatlı hayvan ya hastalık nedeniyle ya da itlaf yoluyla kaybedildi.
Raporda, “2024’te özellikle memelilerde yüksek patojenik avian influenza (HPAI) salgınlarının arttığı görülmektedir” ifadesi yer alıyor. Ayrıca kuş gribinin artık mevsimsel veya bölgesel bir sorun olmadığı, 2022’den bu yana vakaların dünya genelinde raporlandığı vurgulanıyor. Virüs yeni yabani kuş türleri, evcil kümes hayvanları ve çiftlik hayvanları ile evcil memeliler dahil pek çok türü etkiliyor.
WOAH, kuş gribinin yalnızca bir hayvan sağlığı krizi değil, tarım, gıda güvenliği, ticaret ve ekosistemleri tehdit eden küresel bir acil durum haline geldiğini belirtiyor.
İnsan sağlığı açısından riskler
Virüsün bazı vakalarda insanlara da bulaşması, daha geniş bir halk sağlığı krizine dönüşme endişelerini artırıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, kuş gribi salgını nedeniyle 67 insan vakası ve bir ölüm kaydedildi. Avrupa’da ise henüz insanlarda enfeksiyon görülmedi ve sığırlarda virüse rastlanmadı. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), ABD’de dolaşımda olan virüs genotipinin Avrupa’da tespit edilmediğini belirtiyor.
Virüsün insanlara bulaşma riski şu anda düşük olsa da, WOAH daha fazla memeli türünde enfeksiyonun artmasıyla virüsün memeliden memeliye ve hatta insana bulaşma olasılığının yükseleceği konusunda uyarıyor.
Geniş kapsamlı etkiler
Raporda, kuş gribinin kümes hayvanlarında yarattığı yıkımın yanı sıra, yabani kuşlarda da kitlesel ölümlere yol açtığı ve böylece ekosistemlerin bozulduğu, biyoçeşitliliğin tehdit altında olduğu ifade ediliyor. Biyoçeşitlilik kaybı, çevresel direnci zayıflatarak küresel yaban hayatının korunmasını zorlaştırıyor. Bu durum ayrıca göç yolları ve gıda zincirlerinde de ciddi değişikliklere neden oluyor.
Deniz kuşları, yırtıcı kuşlar ve su kuşları gibi türler, üreme kolonilerinin tamamının yok olması nedeniyle büyük kayıplar yaşadı. Kuş gribinin yayılması, ticari kısıtlamalarla birlikte uluslararası ticaretin aksamasına da yol açtı. Örneğin, Brezilya’nın kuş gribi salgınını Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirmesinin ardından Avrupa Birliği, Brezilya’dan kümes hayvanı ithalatını askıya aldı. Ülke 19 Mayıs itibarıyla “Yüksek Patojenik Kuş Gribinden ari” statüsünü kaybetti ve artık AB’ye ihracat için gerekli sağlık sertifikalarını veremiyor.
Aşı çözüm olabilir mi?
WOAH raporunda, salgının boyutu ve karmaşıklığının geleneksel önlemlerin ötesinde acil ve kapsamlı müdahale gerektirdiği vurgulanıyor. Günümüzde uygulanan biyogüvenlik önlemleri ve gözetim çalışmaları önemli olsa da, virüsün hızla yayılması daha etkili yöntemlerin kullanılmasını zorunlu kılıyor.
Aşılama, salgının yayılmasını azaltmak ve enfeksiyonların şiddetini düşürmek adına önemli bir destek olarak görülüyor. Ekim 2023’te Fransa, kuş gribine karşı ördeklerde ülke çapında aşılama kampanyası başlatan ilk Avrupa ülkesi oldu. Bu girişimle öngörülen 700 salgın sayısı sadece 10’a indirilebildi.
Ayrıca bazı ülkeler, kümes hayvanı çiftliklerinde çalışanlar gibi yüksek riskli gruplara da aşı uygulamaya başladı. Geçen yıl Avrupa Komisyonu, kuş gribine karşı 665.000 doz pre-pandemik aşı satın aldı ve önümüzdeki dört yıl için 40 milyon dozluk opsiyon hakkı aldı. Finlandiya ise dünyada insanları aşılamaya başlayan ilk ülke olarak bu aşıların sevkiyatını aldı.