
Kurum, “Salgınların boyutu, şiddeti ve birbirine bağlı yapısı dikkate alındığında, hem ülkeler içinde hem de ülkeler arası yayılma riski çok yüksek” uyarısında bulundu.
Salgının nedenleri
Birleşmiş Milletler’e bağlı sağlık kuruluşu, artışın temel sebeplerini çatışmalar, yoksulluk ve altyapı eksiklikleri olarak sıraladı. Özellikle kırsal kesimlerde ve sel felaketlerinden etkilenen bölgelerde tehlikenin daha fazla olduğuna işaret edildi.
Kolera, dışkıyla kirlenmiş su ve gıdalar yoluyla bulaşan, akut bağırsak enfeksiyonuna yol açan ölümcül bir hastalık. Tedavi edilmediğinde saatler içinde can kaybına neden olabiliyor. Oysa ki basit sıvı tedavisi ya da ağır vakalarda antibiyotik kullanımıyla kontrol altına alınabiliyor.
Son 8 ayın tablosu
DSÖ verilerine göre, 1 Ocak – 17 Ağustos tarihleri arasında dünya genelinde 409 bin 222 kolera vakası kayıtlara geçti. Bu süreçte 4 bin 738 kişi hayatını kaybetti. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla vaka sayısı yüzde 20 azalsa da, ölümlerde yüzde 46’lık bir artış yaşandı.
Kongo Cumhuriyeti ve Çad, en yüksek ölüm oranlarının görüldüğü ülkeler arasında öne çıkıyor. Bu ülkelerde vaka ölüm oranları sırasıyla yüzde 7,7 ve 6,8 olarak bildirildi.
Vakalar düşse de tehlike büyüyor
DSÖ, 2021’den bu yana kolera vakalarının hem sayıca hem de coğrafi olarak genişlediğini belirtiyor. Küresel ortalamanın çok üzerindeki ölüm oranları, özellikle sağlık sistemlerinin yetersiz olduğu ve temiz suya erişimin sınırlı kaldığı bölgelerde salgının yıkıcı etkiler yarattığını gösteriyor.