
Bu kapsamlı çalışmayla, yaşlanmanın biyolojik süreci ve hastalıkların erken belirtilerine dair eşi benzeri görülmemiş bilgiler elde edilmesi hedefleniyor.
Yaklaşık 10 yılı aşkın süredir devam eden projede, gönüllülerin kalp, beyin, karın, damar yapısı, kemikler ve eklemleri gibi vücut bölümleri taranarak 1 milyar anonimleştirilmiş görüntü elde edildi. Bu görseller, katılımcıların genetik bilgileri, sağlık öyküleri ve yaşam tarzı verileriyle birlikte, dünya çapındaki onaylı araştırmacıların erişimine açık hale geldi.
Bu veriler sayesinde, kalbin psikiyatrik hastalıklar üzerindeki etkilerinden hastalıkların öngörülmesine kadar pek çok alanda önemli bulgulara ulaşıldı. Ayrıca elde edilen bilgiler, alkol tüketiminin hiçbir miktarının sağlıklı olmadığını da destekliyor.
UK Biobank'ın baş bilim insanı Naomi Allen, “Artık araştırmacılar insan vücudunu büyük bir ayrıntı ve ölçekle inceleme şansına sahip. Bu verilerin, hastalıklar henüz ortaya çıkmadan teşhis ve tedavi yöntemlerinde devrim yaratmasını bekliyoruz,” diye konuştu.
Her katılımcıdan ortalama 12 bin görüntü alınarak beyin, kalp, kemikler ve diğer iç organların boyut, şekil ve yapıları analiz edildi. Ayrıca kemik yoğunluğu ve vücut yağ oranı gibi ölçümler de yapıldı. Boyundaki arterler, felç riskine yol açabilecek tıkanıklıklar açısından ultrasonla tarandı.
Imperial College London’da nörobilim profesörü ve görüntüleme çalışmasının başındaki isim Paul Matthews, bu hassas taramalar sayesinde beyinde demans riskini artıran küçük değişikliklerin dahi saptanabildiğini belirtti. NHS kapsamında bu teknoloji kullanılmaya başlandı bile.
Beyin görüntülemelerine dayalı çalışmalardan biri, günde 1-2 birim alkolün bile beyin yapısını etkileyebileceğini ve bunun hafıza kaybı ile demans gibi rahatsızlıklara yol açabileceğini gösterdi. Matthews, “Ne yazık ki, beyin sağlığı açısından güvenli kabul edilebilecek bir alkol düzeyi bulunmuyor,” dedi.
Genetik, yağlanma ve 'Wagyu' etkisi
Londra Queen Mary Üniversitesi’nden Prof. Patricia Munroe ise kalbin işlevi ve yapısındaki genetik etkileri araştırıyor. Yeni veriler sayesinde kalp atım döngülerinin detaylı analizi yapılabiliyor ve kalp performansındaki bozulmalar daha erken fark edilebiliyor.
Vücut kitle indeksi uzun yıllardır hastalık riski tahmini için kullanılıyor. Ancak elde edilen karın görüntüleri, aynı BMI değerine sahip kişilerde yağ dağılımının büyük farklılıklar gösterebildiğini ve bunun kalp hastalıkları üzerinde önemli etkiler yarattığını ortaya koydu.
Projenin bir diğer aşamasında, 60 bin kişi ikinci kez taranarak vücutlarının zaman içinde nasıl değiştiği inceleniyor. Westminster Üniversitesi’nden Prof. Louise Thomas, iki yıl arayla alınan görüntülerde karın içi yağlarda ciddi bir artış gözlemlediklerini belirtti. “Kaslar da daha yağlı hale geliyor; yaşlandıkça bedenimiz mermer gibi yağ-kas karışımı bir yapıya dönüşüyor. Adeta wagyu bifteği gibi,” ifadelerini kullandı.
Kadınlar için hayati risk: Anevrizmalar
Thomas’ın bir meslektaşı, taramalarla damar duvarlarında oluşan ve hayati tehlike yaratabilen anevrizmaları otomatik olarak belirleyen bir yazılım geliştirdi. Erkekler için düzenli yapılan anevrizma taramalarına karşılık, kadınların bu taramalara dahil edilmemesi dikkat çekici. Oysa anevrizmalar kadınlarda daha ölümcül sonuçlara yol açabiliyor.
Thomas, “Şimdiye kadar yapılamayan pek çok tespiti artık gerçekleştirebiliyoruz. Bu gelişmeler gerçekten etkileyici,” diyerek projenin önemini vurguladı.