
SRF araştırmalarına göre, İsviçre’de hibrit saldırılara karşı kimin görev alacağı konusunda henüz net kurallar bulunmuyor. Güvenlik uzmanları ve siyasetçiler bu boşluğun acilen giderilmesi gerektiğini söylüyor.
Sorumluluk karmaşası
Teoride kritik altyapıların –örneğin havaalanlarının– güvenliği işletmecilerin kendi sorumluluğunda. Yasak bölgeler ihlal edilirse devreye polis giriyor. Ancak durum bir savaş haline dönüşürse yetki orduya geçiyor. Fakat uzmanlara göre savaş ve barış arasındaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor.
ETH Zürih’ten savunma politikası uzmanı Ivo Capaul, hibrit saldırıların en büyük etkisinin, ilk anda hangi kurumun görevli olduğunun belirsiz kalması olduğunu belirtiyor. Bu da tehlikenin bertaraf edilmesini daha karmaşık hale getiriyor.
SP Ulusal Konsey üyesi ve Güvenlik Politikası Komisyonu Başkanı Priska Seiler Graf da sorunun altını çiziyor:
“Kritik altyapı sahipleri mi sorumlu, yoksa dışarıdan bir saldırı olarak mı değerlendirilmeli? Eğer öyleyse ordu devreye girmeli. Ancak bu konu hâlâ düzenlenmiş değil.”
“Barış zamanı çözümü” çağrısı
SVP’li güvenlik politikacısı ve pilot Thomas Hurter ise küçük dron saldırılarında sorumluluğun tamamen belirsiz olduğunu vurguluyor:
“Barış zamanı için bir çözüm gerekiyor. Gerekirse federal hükümet desteğiyle kritik altyapılar korunmalı. Ama aynı zamanda ordunun da güvenlik zincirine dâhil edilmesi şart.”
Ordudan yapılan açıklamada, gerekirse sivil otoritelere destek verilebileceği belirtildi. Ancak hibrit saldırıların ani ve beklenmedik gelişmesi nedeniyle, ordunun kısa vadede etkili olamayacağına da dikkat çekildi. Üstelik bugün dronlar gündemdeyken, yarın başka saldırı yöntemleriyle karşılaşılması da olası.