
Projenin temel amacı, yenilenebilir enerji kaynaklarının dalgalı üretimi nedeniyle oluşabilecek şebeke dengesizliklerini önlemek ve Avrupa elektrik şebekesinin istikrarını sağlamak. Flexbase adlı şirket tarafından yürütülen projede, dünyanın en büyük batarya depolama sistemlerinden biri geliştiriliyor.
Şirketin CEO’su Marcel Aumer, sistemin bir saniyeden kısa sürede devreye girerek enerji sağlayabileceğini belirtiyor. Aumer’e göre, bu teknoloji nükleer santrallere benzer bir güç kapasitesine ulaşabilecek potansiyele sahip.
ETH: “Yanlış teknolojiye yatırım yapılıyor”
ETH’ten enerji politikaları profesörü Tobias Schmidt’in yürüttüğü analiz, Redox-Flow (akışkan elektrolitli) teknolojisinin 2030’a kadar küresel ölçekte yaygınlaşmasının beklenmediğini ortaya koyuyor. Schmidt, “Bu tür bir teknolojiyi tercih etmek beni şaşırttı. Yatırım yapılacak en doğru çözüm olduğunu düşünmüyorum,” ifadelerini kullandı.
ETH raporuna göre, geleceğin depolama teknolojisi olarak lityum-iyon bataryalar öne çıkıyor. Özellikle Çin’deki otomotiv ve batarya üretimindeki hızlı ilerlemeler sayesinde, bu sistemler hem daha verimli hem de daha ekonomik hale geliyor.
Flexbase: “Lityum bataryalar tehlikeli, bizim çözümümüz güvenli”
Flexbase CEO’su Marcel Aumer, ETH'nin önerdiği lityum-iyon bataryalara temkinli yaklaşıyor. Bu tür bataryaların yüksek yanma riski taşıdığını ve çıkan yangınların neredeyse söndürülemez olduğunu belirtiyor. Oysa Redox-Flow sistemleri, sıvı bazlı olmaları nedeniyle fiziksel olarak yanma riski taşımıyor.
Bu farklı bakış açılarına rağmen her iki taraf da aynı noktada birleşiyor: yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriğin depolanması, enerji dönüşümünün başarısı açısından kritik önem taşıyor. ETH’li uzman Schmidt, “Uygun maliyetli depolama çözümleri, enerji dönüşümünün kutsal kasesi olarak görülüyor,” diyor.
2028’de devreye alınacak
Toplam maliyeti en az 1 milyar İsviçre frangı olan proje, İsviçre, Almanya, Avusturya ve Lihtenştayn’dan özel yatırımcılar tarafından finanse ediliyor. Aynı zamanda çeşitli teknik üniversiteler ve teknoloji firmaları da projeye dahil. Tesisin 2028 yılında faaliyete geçmesi hedefleniyor. İnşaat çalışmalarının ise ilkbaharda başlaması planlanıyor.