Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
İsviçre’nin ikinci dünya savaşı esnasında bilinmeyen casusluk hikâyeleri
İsviçre, tarafsızlığı ve uluslararası diplomasideki merkezi rolü nedeniyle tarih boyunca birçok ülkenin gizli servisleri için cazip bir üs oldu. Bu durum, özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında doruğa ulaştı.

O dönem İsviçre’nin topraklarında yürütülen casusluk faaliyetlerine dair dikkat çekici bilgiler, Morges’de açılan yeni sergi sayesinde yeniden gündeme geldi.

Uzun yıllar İsviçre’nin stratejik istihbarat birimlerinde görev yapan ve Birleşmiş Milletler ile NATO’da danışmanlık yapan Jacques Baud, meslek hayatı boyunca topladığı yüzlerce casusluk malzemesini "Top Secret" adıyla sergiliyor. Baud’un koleksiyonunda sahte pasaportlar, gizlice yapılmış haritalar, sabotaj kitleri ve savaş yıllarında kullanılan birçok istihbarat malzemesi yer alıyor.

Sergide ortaya konan belgeler, Britanya ve ABD’nin Bern’i savaş dönemindeki operasyonları için önemli bir merkez olarak kullandığını gösteriyor. İsviçre ise resmi olarak tarafsızlığını ilan etmiş olsa da perde arkasında Müttefiklerle işbirliği yaptığı anlaşılıyor. Casusluk faaliyetleri yasak olmasına rağmen, İsviçre istihbaratının yabancı servislerin çalışmalarından haberdar olduğu ve bunlara lojistik destek sağladığı ortaya çıkıyor.

Savaşın başında İngilizler, İsviçre’nin Nazi Almanyası ile işbirliği yapacağından endişe ederek sabote ekiplerini ülkeye göndermişti. Ancak ekip, kısa sürede İsviçre’nin Müttefiklere yakın durduğunu fark edince Londra’ya durumu bildirdi. Bunun üzerine İngiliz gizli servisi, İsviçre’den tüm Avrupa’ya uzanacak bir gizli operasyon ağı kurulmasını istedi.

Bern, aynı zamanda savaşın ilerleyen yıllarında ABD istihbaratı için de önemli bir merkez haline geldi. Daha sonra CIA direktörü olacak olan Allen Dulles, İsviçre’den yürüttüğü faaliyetlerle Nazi Almanyası hakkında kritik bilgiler toplamıştı.

Ülke aynı dönemde Sovyet ve Alman ajanlarının da faaliyetlerine sahne oldu. Alman istihbaratı, İsviçre’den yürütülen operasyonların büyük kısmını takip edebiliyor ve radyo sinyallerini dinleyebiliyordu. Tüm taraflar birbirini izlerken, İsviçre de kendi topraklarındaki casusluk faaliyetlerini dengelemek için karşı istihbarat faaliyetleri yürüttü. Ancak gözaltına alınan ajanlara yönelik muamele taraflara göre değişiyordu; Alman ajanları aylarca tutulurken, Müttefik casusları birkaç hafta içinde serbest bırakılıyordu.

Müzede sergiyi yöneten tarihçi Adélaïde Zeyer, Baud’un koleksiyonunu “gizli kalmış bir tarihin kapılarını aralayan” benzersiz bir kaynak olarak tanımlıyor. Zeyer’e göre bu dönem, İsviçre’nin diplomatik ve istihbarî ağlarının derinliğini gösteren gerçek bir “gölge savaşını” temsil ediyor.

Savaş sonrası dönemde İsviçre’nin bu ilişkilerden ne kadar fayda gördüğü ise tartışmalı. Özellikle ABD’nin, savaş sırasındaki bazı tutumları nedeniyle İsviçre’ye eleştirel yaklaştığı biliniyor.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video