Bu karar, İsviçre'de yaşayan Kosovalı bir kadının, üç icra nedeniyle vatandaşlıktan men edilmesi üzerine başlattığı hukuki sürecin sonucunda geldi.
Kosovalı kadın, İsviçre'de 32 yıl yaşamış, burada eğitim görmüş ve iki çocuğunu yetiştirmişti. Ancak, Aargau'da vatandaşlık başvurusu, üzerine kayıtlı 13,000 Frank tutarında üç icra dosyası nedeniyle reddedilmişti. Kadının başvurusu, yerel vatandaşlık komisyonu ve Büyük Konsey tarafından olumsuz karşılanmıştı.
İsviçre İdare Mahkemesi, icra kayıtlarının vatandaşlık başvurularının reddi için kabul edilemez bir kriter olduğuna ve konunun Büyük Konsey tarafından yeniden değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti. Mahkeme, bu kararla kadının şikayetini haklı buldu ve icra dosyaları nedeniyle vatandaşlığın reddedilmesinin anayasaya aykırı olduğunu belirtti.
Karar, kadının yıllar süren vatandaşlık mücadelesinde yeni bir sayfa açtı. Kadın, başvurusunu ilk olarak 2017 yılında yapmış, ancak başvurusu üç yıl boyunca işleme alınmamıştı. Sonunda, 2023 yılında, yerel yetkililer kadının ve iki çocuğunun vatandaşlık başvurusunu kabul etmiş, ancak icra dosyaları engel oluşturmuştu.
Mahkemenin bu kararı, kantonal yasanın vatandaşlığın reddi için kamu kurumları veya sağlık sigortaları tarafından yapılan icraları zorunlu kıldığı maddesini anayasaya aykırı buldu. Bu karar, entegrasyonun kapsamlı ve orantılı bir şekilde değerlendirilmesini öngören anayasa hükümleriyle çeliştiğinden, bu durumda uygulanamaz olarak kabul edildi.
Bu önemli karar, icra dosyalarının vatandaşlık süreçlerinde ne derece etkili olabileceği ve anayasanın koruması altında bireylerin haklarının nasıl savunulması gerektiği konusunda önemli bir örnek teşkil etmektedir.