
Uzmanlar Uyarıyor: Eğitimle Talep Arasında Uyum Şart
Eğitim ekonomisti Stefan Wolter’e göre, üniversite mezunlarındaki artış esas olarak uygulamalı eğitim veren Fachhochschule (uygulamalı bilimler yüksekokulları) ve yüksek mesleki eğitim kurumlarından kaynaklanıyor. Ayrıca öğretmen eğitimi veren pedagoji yüksekokullarındaki artış da etkili. Wolter, mevcut durumda bu eğitimli bireylerin iş gücü piyasasında talep gördüğünü belirtiyor.
Economiesuisse Başekonomisti Rudolf Minsch ise, iş dünyasında nitelikli çalışanlara olan ihtiyacın arttığını, orta düzeydeki becerilerin ise giderek daha az arandığını vurguluyor. Ancak Minsch’e göre, mevcut üniversite yapısı sorgulanmalı: “Bir master derecesi için ortalama 6,5 yıl okumak ne kadar mantıklı? Belki de uygulamalı eğitimle akademik eğitimin iç içe geçtiği bir model daha faydalı olabilir.”
Yüksek Eğitimli Ama Eksik Kadrolar: Çelişki Nerede?
Eğitim sosyoloğu Prof. Dr. Regula Leemann, akademik seviyedeki mesleklerde hâlâ personel açığı bulunduğuna dikkat çekiyor. Örneğin doktor, psikolog ve öğretmen gibi mesleklerde İsviçre, ihtiyaç duyduğu profesyonellerin yaklaşık üçte birini yurtdışından ithal etmek zorunda kalıyor. Bu da diğer ülkelerdeki beyin gücü kaybına yol açıyor.
Leemann, özellikle zorunlu eğitim sonrası hiçbir eğitime devam etmeyen %10’luk kesime işaret ediyor. Gençlerin daha fazla yükseköğretime yönlendirilmesi gerektiğini, bunun hem bireysel gelişim hem de ulusal rekabet gücü için elzem olduğunu belirtiyor.
Kurumlara Eleştiri: Ulusal Planlar Nerede?
Bazı uzmanlara göre İsviçre’de, eğitim stratejileri uzun vadeli bir ulusal plan eksikliğinden dolayı parçalı kalıyor. Kantonlar arasında farklı uygulamalar, fırsat eşitsizliklerini artırabiliyor. Bu durum, sadece akademik nitelik kazanmak değil, iş gücü piyasasına uygun yetkinliklerle donanmış bireyler yetiştirmek gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor.