
Ankete göre, insanların fiziksel sağlık, mutluluk, yaşam anlamı, karakter, sosyal ilişkiler, finansal güvenlik ve manevi refah gibi alanlardaki durumları ölçülerek daha bütüncül bir refah tanımı oluşturuldu.
Altı kıtada, 22 ülkeden 200 bini aşkın kişinin katılımıyla yapılan ve bugüne kadarki en geniş kapsamlı refah araştırmalarından biri olan Küresel Refah Çalışması’na göre, Endonezya en yüksek refah puanına ulaşırken, İsrail ve Filipinler üst sıralarda yer aldı. Japonya, Türkiye ve İngiltere ise listenin en altlarında bulundu.
Harvard Üniversitesi'nden araştırmacı Tyler VanderWeele, bazı ülkelerin beklenmedik şekilde sıralandığını belirtti. Daha zengin ülkeler mali güven ve yaşam memnuniyeti alanlarında öne çıksa da, ilişkiler, anlam duygusu ve prososyal değerlerde daha düşük puanlar aldı.
Bu bulgular, genellikle Avrupa ülkelerinin başı çektiği Dünya Mutluluk Raporu ile çelişiyor. Örneğin, mutluluk sıralamasında ilk beşte yer alan İsveç, bu analizde orta sıralarda yer bulabildi. VanderWeele, bu farkın ölçüm yöntemlerinden kaynaklandığını ifade ederek, Küresel Refah Çalışması’nın refahı çok yönlü ele aldığını söyledi.
Araştırmada, dil ve kültürel faktörlerin katılımcıların yanıtlarını etkileyebileceği belirtilse de, bazı genel eğilimler dikkat çekti. Evli ve yüksek eğitimli bireyler daha yüksek refah bildirirken, bazı ülkelerde bunun tam tersi örnekler görüldü. Örneğin Hindistan ve Tanzanya'da bekarlar daha mutlu olduğunu belirtirken, Hong Kong ve Avustralya'da daha az eğitimli bireyler daha yüksek refah düzeyine sahipti.
Dini topluluklarla bağlantısı olan bireylerin daha yüksek refah yaşadıkları da çalışmanın ortaya koyduğu bir diğer dikkat çekici sonuç oldu. Çocuklukta dini etkinliklere katılımın bile yetişkinlikteki gelişimle ilişkili olabileceği vurgulandı.
Yaş faktörü de ülkeler arasında farklılık gösterdi. ABD, Brezilya ve Avustralya gibi ülkelerde yaş ilerledikçe refah artarken, Polonya ve Tanzanya gibi yerlerde bunun tersi geçerliydi. Bazı ülkelerde ise refahın zaman içinde U şeklinde bir seyir izlediği görüldü.
Genel verilere göre, 18–49 yaş aralığındaki bireylerde refah düzeyi büyük ölçüde sabit kalıyor ve yalnızca ileri yaşlarda yükselme eğilimi gösteriyor. Araştırmacılar, gençlerin önceki nesillere kıyasla daha düşük bir refah düzeyinde olduklarına dikkat çekerek, bu durumun kaygı verici olduğunu belirtti.
VanderWeele, “Genç nüfusun birçok ülkede refah düzeyleri endişe verici. Bu durumu ciddiye almalıyız,” ifadelerini kullandı.