
Araştırmaya göre insanlık, artık yalnızca genetik bireylerden oluşan bir tür olarak değil, tıpkı karınca kolonileri veya arı kovanları gibi kolektif şekilde işleyen “süperorganizma” benzeri kültürel gruplar halinde evrimleşiyor. Üniversiteden ekonomi ve sürdürülebilirlik uzmanı Tim Waring, IFL Science’a yaptığı açıklamada, “İnsan evrimi hız değiştiriyor gibi görünüyor. Kültürün etkisi giderek artıyor,” dedi.
Bu dönüşümün en somut örneklerinden biri, COVID-19 pandemisi sırasında gözlemlendi. Dünya genelinde insanlar bireysel olarak değil, ulusal “bağışıklık sistemi” benzeri kolektif hareketlerle toplumu korumaya çalıştı. Waring, “Toplum-organizma benzetmesi artık yalnızca metafor değil,” ifadelerini kullandı.
Araştırma, insanlığın ilerlemesini genetikten ziyade kültürel gelişmelerin yönlendirdiğini savunuyor. Tarımın başlamasından yolların ve su kemerlerinin inşasına, aşıların keşfinden modern biyoteknolojiyle genetik hastalıkların önlenmesine kadar büyük sıçramaların tamamı kültürel evrim sayesinde gerçekleşti.
Bugün, insanların üçte biri sezaryenle doğuyor ve dörtte üçü gözlük kullanıyor. Önceki doğal seçilimde dezavantaj sayılan bu durumlar, kültürel çözümler sayesinde artık hayatta kalmayı engellemiyor. Waring, “Kendi hayatınıza bakın: Daha çok genleriniz mi, yoksa yaşadığınız toplum mu belirleyici? Günümüzde refahımız, biyolojimizden çok kültürel sistemlerimize bağlı,” dedi.
Araştırmacılar, kültürel evrimin insanlığı büyük sorunları birlikte çözmeye yönlendirdiğini kabul ediyor, ancak bunun her zaman olumlu sonuçlar doğurmayabileceğine dikkat çekiyor. Wood, “Evrim iyi çözümler üretebilir ama acımasız sonuçlara da yol açabilir. Kültürel evrim ilerleme ya da üstünlük demek değildir,” ifadelerini kullandı.
Bilim insanları, bu dönüşümün hızını incelemek için matematiksel ve bilgisayar tabanlı modeller geliştirmeyi planlıyor. Çalışma, hakemli bilimsel dergi BioScience’ta yayımlandı.