‘Yürüyen Köşk’ün öyküsü Atatürk1929 yılında Ertuğrul yatıya Yalova'ya gelir. Amacı kentti kasıp kavuran amansız sıtma hastalığını yerinde görmektir. Yalova açıklarında gözü bir ulu çınara takılır ve hemen karaya çıkar. Gölgesinde bir süre dinlendiği bu ulu çınardan çok etkilenir ve kendisine burada bir ev yapılmasını emreder. İki katlı ahşap mütevazi Köşk 22 günde tamamlanır. Çok sayıda yabancı devlet adamını ve diplomatı bu Köşk’te  kabul etmiştir. Atatürk bir gün (1930 yılında) sahildeki Köşküne tekrar geldiğinde bahçıvanı ağacın bir dalını keserken görmüştür. Bunu neden yaptığını sorduğunda bahçıvan “Paşam, bu dallar çatıya zarar vermektedir” cevabını alınca tarihe geçen şu emri vermiştir: “O dal kalacak Köşk gidecek!” Gazi’nin emriyle İstanbul’dan getirilen bir teknik ekip 8.8.1930 tarihinde (üç gün içinde) bu binayı raylar üzerinde 4 metre 80 santim doğuya kaydırır. Afet İnan hatıralarında ulu Çınar için, “Atatürk’ün hayatını değiştiren ağaç” ifadesini kullanmıştır. Bu eylemle Atatürk dünyaya; doğa sevgisi, çevre bilinci ve teknolojik beceri konularında mesajlar vermeyi amaçlamıştır. Gerçek adı Millet Köşkü olan binaya halk bu kaydırma olayından sonra “Yürüyen Köşk” daha sonra adını verir. Şu an bu yapı bir doğa ve çevre sembolüdür ve Yalova’nın markasıdır. Günümüzde müze olarak kullanılan Köşk, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk halkına bağışlanmıştır. 2018 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesine girmek için aday olan ‘Yürüyen Köşk’ dünyada yerinden kaydırıldığı bilinen ilk binadır. Fazıl Say’ın bestesi Doğa ve çevre sevgisi için sembol olan bu önemli eserin (Yürüyen Köşk) için, ünlü piyanist Fazıl Say 18 dakikalık bir beste yapmıştır. Amaç doğanın ve çevrenin önemini vurgulamak ve bu değerli Köşk’ün öyküsünü dünyaya duyurmaktır.