Söyleşi

İsviçre’de korona virüs ve göçmenler: Bilgiye erişimde fırsat eşitliği

Yaşanılan son Korona krizi, halk sağlığının korunması için stratejik bilgilendirme kampanyalarının ne denli önemli olduğunu ortaya koydu. İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre göçmenler, sağlık bilgilerini en fazla doktorlar ve kendilerine daha yakın hissettikleri kanallar üzerinden temin etmekte. Korona salgını esnasında İsviçre Federal Sağlık Ofisi göçmenlere nasıl ulaştı? Ne gibi çalışmalar yapıldı? Tüm bu konuları salgın döneminde oldukça önemli bir projenin sorumlusu olan Bülent Kaya ile konuştuk.

Sayın Bülent Kaya, Federal Sağlık Dairesi (BAG/OFSP) ve İsviçre Kızılhaç örgütünün (SRK/CRS) iş birliğiyle kurulan, korona virüs ile mücadele alanında bilgilendirme kampanyasının göçmen topluluklara ulaştırılmasını hedefleyen projeden sorumlusunuz. Bu konunun ayrıntısını bizimle paylaşır mısınız? 

Maalesef İsviçre’de de sağlık bilgilerine erişim şansı herkese eşit dağıtılmamıştır. Göçmen nüfusun belli bir kısmı, özellikle de ulusal dillerden en az birini iyi konuşamayanlar ulusal dillerde var olan bilgilere erişememekte ve dezavantajlı durumdalar. Bu nedenle bu proje, herkes için bilgiye eşit erişim ilkesini hayata geçirmek için kuruldu.

Göçmen topluluklara yönelik bilgilendirme kampanyası sadece var olan mevcut bilgi rehberlerinin farklı göçmen dillerine çevrilmesiyle yetinmemekte. Bunu da aşarak, bilgilerin göçmen topluluklara ulaştırılmasında göçmen medyasının hitap ettiği göçmen gruplarına olan yakınlıklarını da seferber etmeyi amaçlamakta. Bildiğim kadarıyla bu, Batı Avrupa Göç toplumlarında ilk kez yapılan ve benzeri olmayan bir girişim.

Federal Sağlık Dairesi yeni korona virüs hakkında göçmenlerin anadillerinden bir sürü bilgilendirme fişleri yayınladı. Sizce bu önlemler ne derece yeterli?

Federal Sağlık Dairesi’nin çıkardığı bilgi rehberleri, doğası gereği evrenseldir. Yani göçmen kökenli olsun veya olmasın herkese hitap eder. Bu son derece normal bir şey. Ne var ki bilimsel çalışmalar ve pratikteki uygulamalar bize bu bilgilerin herkese, özellikle de belli göçmen çevrelere yeterince ulaşmadığını, ulusal veya yerel basın gibi geleneksel bilgi yayma kanallarının bu anlamda yetersiz kaldığını göstermekte. Eğitim seviyesi düşük veya bu ülkenin ulusal dillerinden birine yeterince hâkim olmayan bir göçmenin, Federal Sağlık Dairesi’nin internet sitesine girmesi ve bu bilgi okyanusunda boğulmadan anadilinden bir bilgiye ulaşması çok zor ve nadirdir.

Ayrıca birçok göçmen grup için bilgilerin nasıl ve hangi kanallarla iletildiği çok önem kazanıyor. Göçmenler, kaynaklarını kendilerine yakın gördükleri iletilere ve bilgilere daha fazla ilgi göstermekteler. Bu nedenle göçmen nüfusa yönelik yeni korona virüs kampanyası, sadece bilgiye erişimden mahrum kalan insanların konu hakkında bilgilendirilmesini değil, aynı zamanda bu konudaki gözlemlenecek bazı göçmen grupların özel bilgi ihtiyacını karşılamayı ve var olan bilgi eksikliğini doldurmayı da hedeflemekte.

İsviçre Kızılhaç bünyesinde kurulan ve sorumlusu olduğunuz MigesMedia platformu bu kampanyanın hayata geçirilmesi için göçmen medyası ile çalışıyor. Göçmen medyası bu anlamda nasıl bir rol üstleniyor?

2013 yılında Federal Sağlık Dairesi’ne yaptığım bir araştırmada iletişim ve bilgi alanında yapılan çalışmaların göçmen medyasının, yani göçmenlerin kendi topluluklarını bilgilendirmek için kurdukları medyanın, sağlık bilgilerini göçmen topluluklara ulaştırılmasında belli bir potansiyelinin olduğu bulgusuyla karşılaştım. Bu potansiyelin İsviçre’de değerlendirilmesinin anlamlı olacağı yönünde bir öneride bulundum. Bu öneri Federal Sağlık Dairesi’nin dikkatini çekti ve İsviçre Kızılhaç bünyesinde MigesMedia ismiyle projeye dönüştürüldü. MigesMedia platformu, göçmen medyası ve halk sağlığı aktörleri arasındaki iş birliğini teşvik ve sağlıkla ilgili bilgilerin göçmen topluluklara ulaştırılmasında göçmen medyasının potansiyelini seferber etmeyi amaçlamakta. İşlevi itibariyle MigesMedia öncü bir platformdur.

Bu kampanya esnasında yaklaşık yirmiye yakın farklı dillerden ve formatlardan yayın yapan göçmen medyası ile birlikte çalışıyoruz. Bu medyalar bize gerçekleştirmek istedikleri projeleri sunuyorlar ve bunlar için belli bir maddi destek talebinde bulunuyorlar. Bizde bu projeleri ve bütçeleri belli kriterler çerçevesinde değerlendiriyoruz. Sunulan projelerin yaratıcı olmasına önem veriyoruz. Kabul ettiğimiz projelerde ayrıca farklı medya tipleri, içerik ve bilgi yayma kanalları açısından belli bir çeşitliliğin olmasına da özen gösteriyoruz. Tabiki dilsel çeşitlilik bunların başında gelmekte. Elimizden geldiğince her göçmen dilinden bilgilendirme projeleri gerçekleştirmeğe çalışıyoruz.

İsviçre’de sağlıkla ilgili bilgilerinin göçmen topluluklara ulaştırılmasında göçmen medyasının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Göçmen medyası, İsviçre sağlık kuruluşlarına kendisinin etkili ve diğer dağıtım kanalların yanında tamamlayıcı bir kanal oluşturduğunu gösterebildi. Bu durum sağlık kuruluşları ile ilerde daha fazla birlikte çalışmanın koşullarının yaratılmasına katkı sağlayacaktır. Ne var ki İsviçre’de göçmen medyası ve sağlık örgütleri arasındaki iş birliğinin daha da sistematikleşme gibi bir sorunu var. Şu ana kadar bu iş birliği, kendiliğinden, arada sırada, spontane bir şekilde ve bazı kişilerin özel girişimleri sayesinde gerçekleşiyor. Bunun kurumsal bir zemine oturtulması gerek.

Sağlık örgütlerine, gelecekte göçmen medyasını kampanyaların tanıtım aşamasına doğrudan entegre etmelerini ve birlikte çalışmak için gerekli bütçeyi ayırmalarını öneririm. Diğer taraftan, göçmen medyası ile İsviçreli kuruluşlar arasındaki iş birliği sadece sağlık alanı ile sınırlı kalmamalı, eğitim ve hukuk vb. gibi diğer toplumsal alanlara da yayılmalı. Umarım bu aktörler, sağlık alanında geliştirdiğimiz bu iyi pratiği takip ederler ve göçmen medyasının göçmen topluluklara olan yakınlığından yararlanarak bilgiye erişimde eşitlik ilkesinin hayata geçmesine katkıda bulunurlar.

Biz göçmen medyası olarak entegrasyon alanında ciddi bir rol oynadığımızı düşünüyoruz. Ama maalesef kurumlardan gerekli maddi desteği bulamıyoruz. 

Evet, haklısınız. Fakat gerçeklik çok daha karmaşık. Eğer kurumlar size entegrasyon alanında yaptığınız katkı için maddi yârdim yapsa bu yardımı, eşitlik ilkesinden hareketle, bütün ana akım medyasına da yapmak zorundadır. Bu da altından kalkılamayacak bir maddi yük demektir. Çünkü her basın bir şekliyle ya göçmenlerin entegrasyonuna ya da genel ulusal uyuma katkı sağlayan yayınlar yapmaktadır. Diğer bir olgu özelliklede göçmen medyanın anadilden yayın yapmasını ilgilendiren bir konu. Bildiğiniz gibi İsviçre’de Yabancılar Yasası çerçevesinde entegrasyon üzerine ve onu teşvik eden ve bu alandaki projeleri maddi olarak destekleyen bir madde var. Bu madde çerçevesinde dilsel entegrasyon göçmenlerin ülke dillerinden birini öğrenmesini temel almaktadır ve bu yöndeki çabaların teşvik edilmesi öngörülmekte. Bu yüzden anadilden yayın yapan göçmen medyasının madden desteklenmesi İsviçre’nin entegrasyon politikasına ters düştüğü seklinde algılanıyor. Bu yüzden SEM gibi federal veya diğer kantonal kurumların anadilden yapılan çalışmalara destek eğilimleri SVP/UDC gibi sağ politik partilerin politik engellemeleri ile karşılaşıyor.

Benzer Haberler

“İki ülke arasında ilişkilerin her anlamda daha da iyi olmasını arzu ediyoruz”
İLHAM VEREN KONUŞMALAR: KONUĞUMUZ AYLİN SÜER

EKONOMİ

En Çok Okunanlar