
Uzmanlara göre bu, hastalıkların arttığı anlamına gelmiyor – artış tedavi başvurularında.
“Hastalık değil, tedavi artıyor”
Raporun yazarlarından Psikiyatrist Urs Hepp, eldeki bilgilerin ağırlıklı olarak anketlere dayandığını, insanların bu tür sorulara genellikle dürüst yanıt verdiğini belirtiyor. Ancak Hepp, ruhsal hastalıkların son yıllarda genel anlamda artmadığını vurguluyor:
“Gençlerde psikolojik yük daha fazla görünüyor, fakat genel olarak hastalık sayısı artmadı. Artan şey tedavi başvuruları. Bunun nedeni daha fazla hizmetin sunulması ve insanların tedaviye gitmeye daha istekli olması. Bu da aslında olumlu bir gelişme.”
Ağır hastalıklar sabit
Schizofreni ve bipolar bozukluk gibi ağır psikiyatrik hastalıkların sayısında İsviçre’de artış gözlenmedi. Bununla birlikte, ambulant tedavi verilerinin yeterince toplanmaması nedeniyle net rakamlar bulunmuyor. Hastane verileri yalnızca şizofreni için yatış sayılarını gösteriyor.
İş yaşamı ve gençler
Raporda gençler arasında ruhsal sıkıntıların arttığına işaret edilse de yapılan ek araştırmalara göre pek çok genç, zorlanmalara rağmen eğitimini sürdürmekten ve çalışmaktan memnun. Hepp’e göre bu nokta kritik:
“Çalışmak, toplumun parçası olmak ve takdir görmek ruh sağlığı için çok önemli. Bu yüzden gençlerin, zorluklara rağmen meslek eğitimlerini tamamlayabilmeleri sağlanmalı.”
Bununla birlikte, gençlerin psikolojik sorunlar nedeniyle artan oranda malulen emekliliğe (IV-Rente) yönelmesi kaygı verici bulunuyor.
İntiharlarda düşüş
Psikolojik sağlık konusundaki bir diğer önemli bulgu, intihar oranlarının uzun yıllardır düzenli şekilde düşüş göstermesi. Hepp, bu gelişmeyi alınan önlemlerle açıklıyor:
- Silahlara erişimin zorlaştırılması,
- Evlerde kullanılan gazların daha güvenli hale getirilmesi,
- Raylı sistemlerde yapılan önleyici tedbirler,
- Psikolojik destek ve tedavilere erişimin artması.
Hepp’e göre bu tablo, İsviçre’deki intihar önleme çalışmalarının bir başarı hikâyesi olduğunu ortaya koyuyor.
Toplumun tamamını ilgilendiren bir konu
Rapora göre, hayatında en az bir kez ruhsal sorun yaşayanların oranı neredeyse yarı yarıya. Hepp, bu bulgunun önemine dikkat çekiyor:
“Psikiyatrik sorunlar toplumun kenarında değil, merkezinde. Bu yüzden onları hepimizi ilgilendiren toplumsal bir mesele olarak ele almak gerekiyor.”