Son dönemde taraflar arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir durağanlık ve güven eksikliği yaşandığı, bu nedenle görüşmelerin hem sembolik hem de stratejik öneme sahip olduğu belirtildi.
"Belirsizlik elle tutulur hale geldi"
Toplantıda konuşan Keller-Sutter, "Verunsicherung ist mit Händen zu greifen" (Belirsizlik elle tutulur hale geldi) ifadesiyle, ilişkilerin mevcut durumunun AB üyeleri nezdinde de ciddi bir rahatsızlık yarattığını dile getirdi. İsviçre'nin AB ile daha istikrarlı ve öngörülebilir bir ilişki kurma arzusunda olduğunu yineleyen Keller-Sutter, bu kapsamda yeni çerçeve anlaşmalarının veya sektörel işbirliklerinin mümkün olabileceğine işaret etti.
Yeni çerçeve anlaşmaları mı geliyor?
İsviçre ile AB arasında 2021 yılında çökme noktasına gelen kurumsal çerçeve anlaşması müzakerelerinin ardından taraflar hâlâ yeni bir yol haritası belirleme arayışında. Keller-Sutter, İsviçre’nin bağımsızlık ve egemenlik ilkelerinden taviz vermeden, Avrupa ile olan ekonomik ve sosyal ilişkilerini güçlendirmek istediğini vurguladı. AB tarafı ise ortak pazarın istikrarı ve adil rekabet için kurumsal yapıların netleştirilmesi gerektiğini savunuyor.
İsviçre ekonomisinin AB’ye bağımlılığı artıyor
Uzmanlara göre, İsviçre ekonomisi özellikle sanayi, ilaç ve hizmet sektörlerinde AB iç pazarına giderek daha fazla bağımlı hale geliyor. Bu nedenle taraflar arasındaki ilişkilerin geleceği, sadece diplomatik düzeyde değil, binlerce İsviçreli işletme ve çalışan açısından da hayati öneme sahip.
İzlenecek adımlar: Temkinli iyimserlik
Keller-Sutter görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, karşılıklı anlayış zemininde ilerlemeye hazır olduklarını ancak bunun tek taraflı bir süreç olmadığını ifade etti. AB tarafının da sürece yapıcı ve çözüm odaklı yaklaşması gerektiğini belirtti. Tarafların önümüzdeki aylarda teknik düzeyde görüşmeleri yoğunlaştırarak, yıl sonuna kadar somut adımlar atması bekleniyor.