Önyargılar, dışlanma ve iş hayatındaki fırsat eşitsizlikleri, toplumun önemli bir kesimi için hala büyük bir sorun teşkil ediyor.
İsviçre'de yaklaşık 450.000 Müslüman yaşıyor. Yapılan araştırmalara göre, bu topluluğun üçte biri, dini kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirtiyor. Ancak bu vakaların sadece küçük bir kısmı resmi olarak bildiriliyor. Devletin Rassismus Bekämpfung (Irkçılıkla Mücadele) Dairesi tarafından yapılan araştırmaya göre, yılda ortalama sadece 60 Müslüman, maruz kaldığı ayrımcılığı resmi mercilere bildiriyor.
Araştırmayı yöneten uzmanlardan Hansjörg Schmid, bu düşük bildirimin iki temel nedeni olduğunu belirtiyor: Bilinç eksikliği ve güvensizlik. Birçok Müslüman, hangi kuruluşlara başvurabileceğini bilmiyor ya da şikayette bulunsa dahi bir sonuç alınamayacağına inanıyor.
Antimuslimen Rassismus (Müslüman karşıtı ayrımcılık) çoğu zaman fiziksel saldırılar ya da hakaretlerle değil, daha incelikli yollarla kendini gösteriyor. Örneğin, bazı Müslüman kadınlar başörtüleri nedeniyle iş görüşmelerinde olumsuz ayrımcılığa maruz kalırken, Müslüman isimlere sahip bireylerin iş veya konut başvurularının geri çevrildiği vakalar sıkça yaşanıyor. Bazı öğrenciler ise öğretmenleri tarafından akademik olarak yeterli görülmemeleri gibi ayrımcı tutumlarla karşı karşıya kalabiliyor.
İsviçre Federal Rassismus Bekämpfung Dairesi Başkanı Marianne Helfer, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Müslümanlara yönelik olumsuz tutumların, diğer azınlıklara kıyasla İsviçre’de daha yüksek olduğunu görüyoruz. Ayrıca, bu ayrımcılığın çoğunlukla belgelenmeden kaldığını tespit ettik. Bu sorunun üstesinden gelmek için daha kapsayıcı ve güvenilir bildirim mekanizmalarına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
İsviçre'de Müslüman toplumunun liderleri, antimuslimen Rassismus’la mücadele etmek ve mağdurların seslerini daha güçlü duyurmasını sağlamak amacıyla yeni adımlar atıyor. Zürih İslam Dernekleri Federasyonu (VIOZ), Müslümanların maruz kaldıkları ayrımcılıkları bildirebileceği yeni bir şikayet merkezi kurdu.
Bu merkezin yöneticisi Omair Kedidi, bu tür girişimlerin mağdurlar için büyük önem taşıdığını belirterek şunları söyledi: "İnsanlar kendilerini yalnız hissetmemeli. Bu tür ayrımcılıklara maruz kalan bireylerin yaşadıklarını paylaşabilecekleri güvenli bir alan yaratıyoruz. Müslümanlar, kendilerini anlayacak bir toplulukla sorunlarını paylaşarak destek bulabilecekleri bir mekanizmaya ihtiyaç duyuyor. Biz de bunu sağlamaya çalışıyoruz."
Benzer bir model yıllardır İsviçre Yahudi Toplumu tarafından antisemitizmle mücadele için uygulanıyor. İsviçre İsrail Cemaati Federasyonu Genel Sekreteri Jonathan Kreutner, bu girişimin önemini vurgulayarak, "İnsanlar, kendilerini anlayan bir topluluğa başvurduklarında daha güvende hissediyorlar. Bu nedenle Müslüman toplumunun da benzer bir yol izleyerek, kendi şikayet merkezini kurması oldukça önemli" dedi.
Uzmanlar, ayrımcılıkla mücadelenin yalnızca bireysel başvurularla çözülemeyeceğini ve daha geniş çaplı farkındalık çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Eğitim sisteminde hoşgörü ve eşitlik konularının daha fazla vurgulanması, iş dünyasında ise ayrımcılığa karşı daha sıkı yaptırımların getirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
İsviçre'de Müslüman karşıtı ayrımcılıkla mücadele, yalnızca Müslümanların değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu olarak ele alınmalı. Ayrımcılıkla mücadelede en büyük adım, mağdurların seslerini duyurabileceği güvenilir platformların oluşturulması ve şikayet mekanizmalarının güçlendirilmesi olacak.
İsviçre'deki Müslüman toplumu için başlatılan bu yeni girişimlerin, gelecekte daha adil ve kapsayıcı bir toplum inşa edilmesine katkı sağlaması umut ediliyor.