Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Federal Başkan Keller-Sutter: «Demokrasi emek ister, kendiliğinden var olmaz»
Dünya giderek daha fazla kriz, savaş ve belirsizlikle sarsılıyor. Federal Başkan Karin Keller-Sutter, İsviçre’nin bu ortamda nasıl yol alması gerektiğini anlattı. İstatistikler ise son 20 yılın küresel değişimlerini çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.

Dünya gerçekten daha mı çılgın hale geldi, yoksa sadece öyle mi hissediyoruz? İsviçre Radyo ve Televizyon Kurumu (SRF), onuncu yılını kutlayan SRFglobal programı kapsamında bu sorunun peşine düştü. Federal Başkan Karin Keller-Sutter, dünya siyasetindeki sarsıntılara ve İsviçre’nin konumuna dair değerlendirmelerde bulundu.

«Ne zaman dünya çılgın değildi ki?»

Keller-Sutter, “Dünya zaten hiçbir zaman tam anlamıyla düzenli ve sakin olmadı” diyerek söze başladı. İki dünya savaşı, Yugoslavya’daki kanlı çatışmalar ve Soğuk Savaş’ın mirası, tarihte her kuşağın büyük krizlerle yüzleştiğini gösteriyor. Ona göre 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra ortaya çıkan “ebedi barış” beklentisi bir yanılsamaydı. Dünya şimdi yeniden “çıplak güç siyaseti” dönemine dönmüş durumda.

İsviçre’nin denge politikası

Günümüzde ABD ve Çin arasındaki rekabet, küçük ve dışa bağımlı ülkeler için zor kararları beraberinde getiriyor. İsviçre, Federal Başkan’a göre, taraf seçmek yerine çeşitliliğe dayalı ilişkiler sürdürmek istiyor: “Avrupa Birliği ile en önemli ticaret ortaklığımız var, ABD ile dengeli ilişkiler kuruyoruz ve Çin’le serbest ticaret anlaşmamızı yenileme sürecindeyiz. Bunun yanında Hindistan ve Mercosur ile de yeni anlaşmalar imzaladık.”

Avrupa Birliği: «Defalarca ölü ilan edildi, ama hâlâ ayakta»

Keller-Sutter, Avrupa’nın jeopolitik zayıflığına rağmen hâlâ ekonomik açıdan İsviçre için vazgeçilmez olduğuna dikkat çekiyor: “450 milyon nüfuslu bir pazar ve İsviçre’nin en büyük ticaret ortağı. Avrupa güçlü olursa biz de kazanırız.” Ancak borç yükü ve sosyal baskılar nedeniyle AB’nin kendi içinde ciddi sınavlarla karşı karşıya olduğuna da işaret ediyor.

Göç, yaşlanan nüfus ve işgücü açığı

İsviçre’nin gelecekteki en büyük zorluklarından biri göç ve demografi. Keller-Sutter’a göre mesele siyah-beyaz değil: “Yaşlanan nüfus işgücü açığını büyütüyor, bu yüzden göçe ihtiyacımız var. Ancak göç çok hızlı olursa ya da entegrasyonda zorluklar çıkarsa, bu toplumsal sorunlara yol açabiliyor.” İsviçre halkı, diyor Keller-Sutter, katkı sağlayan göçmenleri takdir ediyor; ancak ayrımı yapmak kolay değil.

Demokrasi cazibesini kaybediyor mu?

Küresel ölçekte demokrasilerin sayısı azalırken, otokratik yönetimler artıyor. Buna rağmen Keller-Sutter, demokrasinin hâlâ büyük bir çekim gücü olduğuna inanıyor: “Neden insanlar Batı’ya gelmek istiyor? Çünkü demokrasi, refah ve özgürlük getiriyor. Ama demokrasi kendiliğinden var olan bir değer değil; emek ister. İsviçre’nin doğrudan demokrasisi bunun en iyi örneği.”

Pandeminin izleri

Keller-Sutter, pandemi döneminde alınan sert önlemlerin toplumsal güveni sarstığını kabul ediyor. “O günkü bilgilerle hareket ettik, ama insanlar kendilerini kısıtlanmış hissetti. Bu, devlete karşı beklentileri ve eleştirileri artırdı.”

Geleceğe bakış: endişe mi, umut mu?

Federal Başkan, geleceğe kaygıyla değil, temkinli bir umutla bakıyor: “İsviçre’nin gücü hukuk devleti, doğrudan demokrasi ve uluslararası güvenilirliğidir. Değerlerimize sadık kalırsak, orta ve uzun vadede başarılı oluruz.”

Küresel Veriler Ne Diyor?

SRF’nin derlediği istatistikler, dünya düzeninin son 20 yılda nasıl dalgalandığını ortaya koyuyor:

  • Savaş ve çatışmalar: 2000’lerin başında nispeten düşük seyreden savaş kayıpları, Suriye savaşı, Ukrayna krizi ve Gazze’deki çatışmalarla yeniden arttı.
  • Doğal afetler: Küçük görünen ama sık yaşanan fırtına, sel ve yangınlar, uzun vadede devasa ekonomik kayıplar doğurdu.
  • Demokrasi geriliyor: 2004’te dünya nüfusunun yarısı demokrasilerde yaşarken, bugün “yarı-demokratik” veya otokratik yönetimlerde yaşayanların oranı arttı. Hindistan’ın “demokrasiden seçimli otokrasiye” kayması en çarpıcı örnek.
  • Yoksulluk: Aşırı yoksulluk azalsa da 800 milyon insan hâlâ günde 3 doların altında yaşıyor.
  • Borsalar: Son 20 yılda küresel piyasa değeri üçe katlandı – ama bu artış eşitsizlikleri de büyüttü.
  • Göç: 2024’te 304 milyon insan uluslararası göçmendi. Çoğu iş için göç ederken, 124 milyon kişi savaş ve krizler nedeniyle kaçmak zorunda kaldı.
  • İnternet: 20 yılda 800 milyondan 5,5 milyara ulaştı; bu da dünya nüfusunun %68’i demek. Ancak Asya ve Afrika’da hâlâ yüz milyonlarca kişi çevrimdışı.
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video