Özellikle çocuk sağlığı ve eşit sağlık hizmetleri gibi hassas alanlarda kesintiler yapılması, kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu.
BAG'nin yaptığı açıklamaya göre, tasarruf önlemleri kapsamında:
BAG Direktörü Anne Lévy, alınan tasarruf kararlarının bazı hizmetlerin 2026’dan itibaren ya tamamen kaldırılmasına ya da sınırlı şekilde sunulmasına neden olacağını ifade etti.
Sosyal Demokrat Parti (SP) Ulusal Meclis Üyesi Sarah Wyss, bu tasarruf tedbirlerinin halk sağlığına doğrudan zarar vereceğini savunarak, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu, halkın sağlık hizmetlerine yönelik ciddi bir saldırıdır. Çocuk sağlığı ve toplumsal cinsiyet temelli tıbbi hizmetlerin kısıtlanması, toplumun en savunmasız kesimlerini etkileyebilir."
Ayrıca, Covid-19 pandemisinin sağlık krizlerinin ülke ekonomisine büyük zararlar verebileceğini gösterdiğini hatırlatan Wyss, "Bu tarz kesintiler, uzun vadede sağlık sisteminin daha büyük maliyetlere yol açmasına neden olabilir" dedi.
Sağlık politikalarında daha fazla tasarrufu savunan SVP Ulusal Meclis Üyesi Rémy Wyssmann ise kesintilerin sağlığa zarar vermediğini, aksine gereksiz harcamaları azalttığını belirtti.
"BAG, aşırı büyümüş bir bürokratik yapı haline geldi. Bizim daha fazla doktor ve hemşireye ihtiyacımız var, gereksiz bürokratik işlemlere değil."
SVP temsilcisi, "Daha az bürokrasi, daha iyi sağlık hizmeti demektir." diyerek devletin sağlık harcamalarına daha verimli şekilde yön vermesi gerektiğini savundu.
BAG’nin sağlık bütçesinde yaptığı bu kesintiler, İsviçre kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Kimileri, halk sağlığına doğrudan zarar vereceğini düşünürken, kimileri de gereksiz harcamaların azaltılması gerektiğini savunuyor.
Ancak özellikle çocuk ilaçları veri tabanı gibi kritik projelerin kaldırılması, birçok sağlık uzmanı tarafından "uzun vadede ciddi sorunlara yol açabilecek tehlikeli bir adım" olarak değerlendiriliyor.
Sağlık hizmetlerinde bütçe kesintilerinin ne gibi sonuçlar doğuracağı önümüzdeki yıllarda daha net görülecek. Ancak uzmanlar, sağlık alanındaki tasarruf politikalarının toplumun en kırılgan kesimlerini olumsuz etkileme riski taşıdığına dikkat çekiyor.