
Basel bölgesinde devreye alınan “Emergency Eye” yazılımı işte tam da bu noktada fark yaratıyor. Acil çağrı merkezine ulaşan bir vatandaşa, SMS yoluyla bir bağlantı gönderiliyor. Kişi onay verdiği anda cep telefonunun kamerası aktif hale geliyor ve sağlık ekibi durumu doğrudan görebiliyor.
Yani artık ilk değerlendirme telefondan yapılabiliyor, ekipler doğru ekipmanla ve doğru kadroyla yola çıkıyor. Gerekirse olay yerine sadece ambulans değil, itfaiye de yönlendiriliyor. Bu sistem, sadece teknolojik değil, aynı zamanda insani bir çözüm.
Basel-Stadt Güvenlik Direktörü Stephanie Eymann’in de belirttiği gibi sistem yalnızca kullanıcının izniyle çalışıyor, kayıt yapılmıyor ve hiçbir görüntü saklanmıyor. Kişisel gizlilik korunurken, insan hayatı da daha etkili şekilde korunuyor.
Ancak bu yenilik her yerde çalışmıyor. Yazılım her ne kadar basit bir bağlantı üzerinden çalışsa da, mobil şebeke kalitesi hâlâ kritik bir engel. Her üç vakadan birinde video bağlantısı kurulamıyor. Bu da altyapının teknolojiye ayak uydurması gerektiğini bir kez daha gösteriyor.
Aynı yazılım, Basler Polizei (Basel Polisi) tarafından da kullanılmaya başlandı. Ancak onların uygulaması daha sınırlı. Özellikle tehlike altındaki kişilerin cep telefonu kamerasıyla çevreyi görüntülemeye çalışmasının daha büyük risk yaratabileceği belirtiliyor. Burada güvenlik ve dikkat dengesi öne çıkıyor.
Uygulama henüz İsviçre genelinde yaygınlaşmadı. Zürih, Bern gibi büyük kantonlarda kullanılmıyor. Ancak Aargau ve Solothurn gibi bazı bölgeler ilgileniyor. St. Gallen ise aktif şekilde sistemi araştırıyor.
Bu sistemin belki de en çarpıcı özelliği, 15 dilde anlık çeviri yapabilen chat özelliği. Yani artık dil bariyeri de bir engel değil. Bu, göçmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde hayati bir kolaylık.
Özetle: İsviçre’de acil yardım sadece 144’ü aramakla sınırlı değil. Görüntülü çağrılarla desteklenen, daha hızlı, daha bilinçli ve çok dilli bir ilk yardım sistemi hayatımıza giriyor. Bu sessiz devrim, bir gün hepimizin hayatını kurtarabilir.