Sığınmacıların çoğu İsviçre'ye geldiklerinde, kimliklerini ve geçmişlerini kanıtlamak için gerekli belgelere sahip olmuyorlar. Tamedia yayınladığı bir haberde, 2016 ve 2019 yılları arasında İsviçre´ye gelen sığınmacıların yüzde 78,5'inin kimliğini kanıtlayamadığını belirtirken, bu yılki sayının 4962 olduğunu yazıyor. SVP Ulusal Meclis Üyesi Gregor Rutz bunu basit yollarla değiştirmek istiyor.
Parlamentodaki bir girişimin talebine göre, gelecekte sığınma prosedürü sırasında, sığınmacıların cep telefonlarını ve bilgisayarlarını denetlemek mümkün olmalı. Mevcut kanunlara göre, kişinin kimliğini ifşa etmesi ve seyahat belgelerini ibraz etmesi zorunlu.
Rutz, iltica prosedüründe cihaz denetiminin de zorunlu hale getirilmesini istiyor. Ulusal ve Federal Konsey´de şimdiden büyük bir çoğunluk söz konusu inisiyatiften yana olduğunu gösteriyor. Gelecek Perşembe günü, Ulusal Konsey'in Devlet Siyasi Komisyonu, konu ile ilgilecek. Tamedia´nin haberine göre, kendilerinde de bulunan, konuyla ilgili başlatılmış olan pilot proje hakkında bir rapor tartışılacak.
Devlet Göç Sekreteryası`nın, (SEM) eski Chiasso ve Vallorbe kabul ve işlem merkezlerinde Kasım 2017 ila Mayıs 2018 arasında, 565 gönüllü sığınmacının verilerini değerlendirdiği belirtildi. Bu denetlemelerin yüzde 15'inde, sığınmacının kimliği, İsviçre´ye geldiği yol veya kökeni hakkında faydalı bilgiler bulundu. Hatta beş vakada, insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı veya savaş suçları hakkında kanıtlar dahi bulunabildi. SEM böylelikle projenin başarılı olduğunu düşünüyor.
Yasal bir zorunluluğun, gönüllü cihaz denetimden daha iyi sonuçlara yol açacağı varsayılıyor. Veri analizinin aynı zamanda temel haklara ağır müdahale olduğunun unutulmaması gerektiği, bu nedenle de net bir yasal temele ihtiyaç olduğu vurgulanıyor. Ancak bu fikirden herkes memnun değil. Solcu politikacılar, veri ifşasının suçlularda dahi yasal olarak bir dayanağının olmadığını, ifşanın sadece çok ağır yasa ihlallerinde söz konusu olduğuna değiniyor.
SP Ulusal Konsey üyesi Cédric Wermuth, böyle bir uygulamanın başka alanlara da sıçramasından endişe ediyor. Politikacı, yetkili makamların yalnızca sığınmacıların özel verilerine değil, aynı zamanda kişinin ailesine ait bilgilere ve hatta avukatları ile özel görüşmelere de erişim sağlayacaklarına dikkat çekiyor.