Steuervorlage 17 (Vergi Tasarısı 17) ile Zürih'in oy veren nüfusu, en büyük ekonomi kantonunun kurumlar vergisini nasıl uygulayacağına karar verecek. Federal düzeyde, oy veren nüfus, 19 Mayıs'ta oyunu üçte ikilik bir çoğunluk ile Steuervorlage 17´den yana kullandı.
Devlet, kurumlar vergisi ve emeklilik finansmanında değişikliğe karar vermişti. İsviçre merkezli tüm şirketler 2020'den itibaren aynı oranda vergilendirilecekler. Ayrıca AHV´ye (Emeklilik Fonuna) daha fazla para aktarılacak.
1 Eylül'de oylanacak olan tasarı ile Zürih kantonu Kanton Vergi Yasasında, Federal Vergi Reformu Yasası ve AHV Finansmanı hükümlerini uygulayacak. Ağırlıklı olarak yurt dışında faaliyet gösteren şirketler için artık uluslararası kabul görmeyen vergi ayrıcalıkları kaldırılacak.
Buna karşılık olarak, Zürih merkezli tüm şirketlere mümkün olan yeni vergi indirimleri getirilecek, bu örneğin araştırma ve geliştirme yapan şirketler için geçerli olacak. Ayrıca, şirket kazançları yüzde 8 yerine yüzde 7 ile vergilendirilecek. Vergi yasası; aynı zamanda kantonun, belediyelerin ve şehirlerin, AHV (emeklilik) ve IV (malulen emeklilik) için gerekli olan ek yardımların finansmanı için fazladan bütçe sağlayacak değişiklikleri de içeriyor.
Yasa değişikliğini onaylayanların argümanları
Kanton Konseyi, ticari birlikler, şehirler ve belediyeler ile merkez-soldan sağ partilere kadar birçok kişi ve kurumlar kanton vergi tasarısının onaylanmasından yana. Bu değişiklik ile Zürih Kantonu'nun şirketler için cazip bir yer olmaya devam etmesi için önemli olduğu savunulurken, yeni vergi indirimleri gibi denkleştirici önlemlerin, holdingleri ve karma şirketleri Zürih´te tutabilmek için gerekli olduğu düsüncesi mevcut.
Kantonun aynı zamanda vergi artırmadan tasarıyı finanse edebileceği iddia ediliyor. Rekabetçi kurum vergilendirmesi sayesinde, iş yerlerinin korunacağı ve vergi oranlarının uzun vadede güvence altına alınacağı da savunuluyor.
Yasa değişikliğine karşı olanların argümanları
Sol partiler ve Sendikalar Konfederasyonu Steuervorlage 17´ye karşı çıkıyor. Kâr vergisindeki düşüşün halkın pahasına gerçekleşeceği savunulurken, devlet hazinesinde oluşacak boşlukların sonunda orta sınıf tarafından doldurulması gerekeceği ve böylece finanse edilecek şirketlerin rahatlatılacağı düsüncesi mevcut.
Daha yüksek aile yardımı gibi, sosyal dengeleyici önlemlerin alınmadığına da dikkat çekiliyor. Aile yardımını yükseltme önerisi parlamento tarafından reddedilmişti.
Ayrıca paraların kantondan belediyelere dağıtılacak olmasının sosyal bir eşitlik göstergesi olmadığı, sadece sorunların yer değiştirmesi anlamına geldiği, bu durumda belediye ve şehirler yerine kantonun maddi sıkıntılar çekeceği ve bunlarla baş etmek zorunda olacağı düşünülüyor.