Konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis bugün Bern'de basın toplantısı gerçekleştirip detaylı bilgiler verdi. Cassis, basın toplantısında İsviçre'nin uluslararası alandaki rekabet gücünün ve refahının baskı altında olduğunu vurguladı. AB ile ilişkilerin istikrarlı bir zeminde ilerlemesi ve geliştirilmesinin şart olduğunu belirtti. Ancak bu sürecin kolay olmayacağını, özellikle Avrupa Adalet Divanı'nın rolü gibi iç politikada tartışmalı konuların müzakerelerde ele alınmayacağını dile getirdi.
İsviçre'deki halk ve siyasi çevreler, Cassis'in açıklamalarına karışık tepkiler verdi. Özellikle, "Rahmenabkommen" olarak adlandırılan çerçeve anlaşması konusunda, 2021'de başarısız olan ve Federal Konsey tarafından rafa kaldırılan ilk anlaşmanın gölgesinde, yeni bir başlangıç yapılıp yapılamayacağı merak konusu.
Müzakerelerin odak noktasında göç, enerji anlaşmaları, demiryolu taşımacılığı ve ücret koruma gibi konular yer alıyor. Özellikle göç konusunda, İsviçre'nin sosyal sistemlerine yönelik potansiyel bir baskının önlenmesi amaçlanıyor. Enerji alanında ise, özellikle yenilenebilir enerji üretimine yönelik devlet desteklerinin korunması hedefleniyor.
Medya konferansına katılan diğer bakanlık yetkilileri ve uzmanlar da, İsviçre'nin AB ile daha sağlam bir temelde ilerlemesinin önemini vurguladılar. Ancak, müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı ve İsviçre halkının bu sürece nasıl tepki vereceği belirsizliğini koruyor.
Şimdi tüm gözler, Federal Konsey'in Brüksel ile yapacağı bu kritik müzakerelerde. İsviçre halkı, parlamento ve son olarak yapılacak halk oylaması, bu tarihi anlaşmanın geleceğini belirleyecek. Müzakerelerin nasıl ilerleyeceği ve İsviçre'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açılıp açılmayacağı, önümüzdeki aylarda daha net bir şekilde ortaya çıkacak.