Zug'da yaşanan trajik saldırı, İsviçre'de bir dönüm noktası oldu. Saldırgan, hükümet binasında 90 el ateş ederek üç hükümet üyesi ve on bir kanton meclis üyesini öldürdü. Bu olay, İsviçre'de güvenlik algısını kökten değiştirdi. O günden bu yana, parlamento binaları ve diğer önemli devlet yapıları daha sıkı güvenlik önlemleriyle korunuyor. Saldırı, aynı zamanda, İsviçre'de bir Ombudsman Ofisi'nin kurulmasına öncülük etti, böylece vatandaşlar ve hükümet arasında daha etkin bir iletişim sağlandı.
1986 yılında Basel yakınlarında gerçekleşen kimyasal yangın, İsviçre'nin çevre politikalarını kökten değiştirdi. Yangın sonucu Ren Nehri'ne akan kimyasal atıklar, nehrin rengini kırmızıya çevirdi ve binlerce balığın ölümüne sebep oldu. Bu felaket, su koruma yasalarının ve çevresel güvenlik önlemlerinin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Bugün, Ren Nehri üzerinde sürekli su kalitesi kontrolü yapılmakta ve çevresel kirliliğe karşı daha sıkı önlemler alınmaktadır.
1999 yılında Wilderswil'de meydana gelen Canyoning faciası, 21 gencin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu trajik olay, riskli sporlar için güvenlik standartlarının ve düzenlemelerinin sıkılaştırılmasına neden oldu. İsviçre Açık Hava Derneği'nin (SOA) kurulması ve 2014'te yürürlüğe giren riskli aktiviteler yasası, bu tür sporların daha güvenli bir şekilde yapılmasını sağladı. Bugün, canyoning turları, sertifikalı rehberler ve sıkı güvenlik önlemleri eşliğinde gerçekleştirilmektedir.
2005 yılında meydana gelen Brienz felaketi, İsviçre'nin doğal afetlere karşı hazırlıklarını ciddi şekilde gözden geçirmesine neden oldu. Yoğun yağışlar sonucunda meydana gelen sel, iki kişinin hayatını kaybetmesine ve 30 evin yıkılmasına yol açtı. Bu olay, İsviçre'de su baskınlarına karşı daha iyi önlemler alınmasına ve altyapı yatırımlarının artırılmasına neden oldu. Bugün, ülke genelinde daha iyi izleme sistemleri ve acil durum planları uygulanmaktadır.
1999 yılındaki Lothar Kasırgası, İsviçre ormanlarına büyük zarar verdi. On milyonlarca ağaç devrildi ve ekonomik kayıplar büyük oldu. Ancak, bu felaket doğanın kendini yenileme kapasitesini gözler önüne serdi. Araştırmalar, fırtınanın ardından ormanlarda biyolojik çeşitliliğin arttığını ve daha sağlam bir ekosistem oluştuğunu göstermiştir. Orman yönetimi konusunda daha sürdürülebilir yöntemler benimsenmiş ve yeni ekosistem stratejileri geliştirilmiştir.
Bu felaketler, İsviçre'yi daha güvenli ve sürdürülebilir bir ülke haline getirmek için atılan adımların başlangıcını oluşturdu. Her felaket, toplumun farklı kesimlerinde farkındalık yarattı ve daha iyi bir gelecek için dersler çıkarmamıza yardımcı oldu.