İsviçre'de yaklaşık 100 bin kişi, pestisit S-Metolachlor'un kalıntılarıyla kirlenmiş içme suyu tüketiyor. Bu pestisit özellikle mısır tarımında kullanılıyor ve Aralık ayında Avrupa Birliği tarafından "muhtemelen kanserojen" olarak sınıflandırılarak yasaklandı. Ancak İsviçre'deki birçok kanton, hangi bölgelerde su kirliliği yaşandığını açıklamaktan kaçınıyor.
Yeni Düzenlemeler ve Kısıtlamalar
İsviçre hükümeti, Ekim ayından itibaren S-Metolachlor'un içme suyundaki sınır değerini 0.1 µg/litre olarak belirledi. Bu, daha önce 10 µg/litre olan sınırın ciddi şekilde düşürüldüğü anlamına geliyor. Ancak hangi bölgelerin bu yeni düzenlemeden etkilendiği konusunda kantonlar bilgi vermekte isteksiz. Özellikle St. Gallen, Freiburg, Luzern, Thurgau ve Vaud kantonları, yerel yönetimlerin su kirliliğiyle ilgili verileri gizleme gerekçesi olarak "resmi verilerin gizliliği" yasasına atıfta bulunuyor. Buna karşın Zürih, Aargau ve Bern kantonları, kirlilik oranlarına ilişkin verileri paylaşmayı kabul etti.
Parlamentoya Taşınan Endişeler
Bazı kantonlardaki su kaynaklarında tespit edilen kirleticilerin sağlık üzerindeki etkileri henüz tam olarak bilinmiyor. Uzun vadeli sonuçlar konusunda belirsizlik devam ederken, St. Galler SP Ulusal Konseyi üyesi Claudia Friedl, suyun herkesin günlük yaşamında kritik bir rol oynadığını ve bu verilerin şeffaf bir şekilde paylaşılması gerektiğini savunuyor. Friedl, su kalitesine dair daha geniş bir ulusal çözüm bulunabilmesi için konuyu parlamento gündemine taşıyacağını belirtiyor.
Belediyeler ve Maliyet Endişeleri
Özellikle Bern kantonundaki Roggwil belediyesinde su kalitesiyle ilgili yapılan son testlerde, S-Metolachlor sınırının beş katı fazla kirletici bulunduğu tespit edildi. Bu durum karşısında belediyeler suyu seyrelterek çözüm bulmaya çalışabilir, ancak bu milyonlarca franka mal olabilir. Sonuç olarak, bu maliyetlerin muhtemelen su faturalarına yansıtılması gündemde.
Uzun Vadeli Çözüm Arayışları
Kirletici kalıntılarının arındırılması milyonlarca franka mal olabilirken, bu durum aynı zamanda başka bir büyük sorunu gündeme getiriyor: Kim bu maliyetleri üstlenecek? Özellikle Chlorothalonil gibi diğer yasaklanmış pestisitlerin de içme suyunda tespit edilmesi, sorunun daha da derinleşmesine neden oluyor. Su tedarikçileri, kirliliği temizlemek için gereken maliyetin yüz milyonlarca franka ulaşabileceğini öngörüyor.