Bu kararla birlikte, İsviçre AB ile ilişkilerini çift taraflı anlaşmalarla yönetmeye karar verdi. 1999 ve 2004’te iki önemli anlaşma paketi imzalanarak, AB ile ekonomik işbirliği güçlendirildi. İsviçre bu yolla AB’nin ekonomik faydalarından yararlanırken, siyasi bağımsızlığını da korumayı hedefledi. Ancak, anketlere göre halk, anlaşmaların getirdiği göç artışını konut kiralarındaki yükseliş ve maaşlarda düşüşle ilişkilendiriyor.
İsviçre’nin AB Politikası Üzerindeki Bölünme
İsviçre halkı genel olarak AB ile iyi ilişkileri desteklese de, daha yakın bir işbirliği fikrine sıcak bakmıyor. İleri düzey bir entegrasyona karşı olanlar, göç ve ulusal egemenlik konularında endişeli. İsviçre Halk Partisi (SVP) gibi muhalif gruplar bu çekinceleri oylamalarda gündeme taşıyarak kamuoyunun tepkisini lehine kullanabiliyor.
Halkın Kararını Etkileme Mücadelesi
AB ile ilişkilerin geliştirilmesini savunanların, bu noktada yalnızca ekonomik faydaları ön plana çıkararak ikna edici olması zor. Federal Hükümet ve AB yanlıları, İsviçre'nin AB ile istikrarlı ilişkiler kurmasının halkın günlük hayatında nasıl olumlu bir etkisi olacağını somut örneklerle anlatmalı. Ancak, 1992’deki AEA oylaması gibi, halkı ikna etme çabasının karmaşık ve zorlu bir süreç olacağı açık.