Bu durum her ne kadar alışılmadık görünse de, tamamen istisnai değil. 1970'li yılların ortalarına kadar, bazı yıllarda hiç oylama yapılmazken, bazı dönemlerde sadece tek bir konu oylamaya sunuluyordu. Örneğin, 2003 yılında seçmenler dokuz farklı federal oylama için sandığa gitmişti. O dönemde halkın bu kadar çok konuya ilgi göstermeyeceği düşünülse de, tam tersi bir durum yaşanmış ve katılım oranı oldukça yüksek olmuştu.
Aarau Demokrasi Merkezi (ZDA) tarafından 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, bir oylama gününde birden fazla konuya yer verilmesi, seçmen katılımını artırabiliyor. Çünkü farklı konular arasında en az birinin seçmenin ilgisini çekme olasılığı yüksek. Ayrıca yılda dört kez yapılan oylamalar, katılım oranını ortalama olarak yükseltiyor. Ancak araştırmalar, fazla sayıda oylamanın halk arasında siyasi bıkkınlık yaratmadığını da gösteriyor.
Bir halk inisiyatifi geçerli olduğunda, Federal Konsey (Bundesrat) bu konuda parlamentoya bir öneri sunar. Parlamento da görüşmeler sonucunda bir karar alır. Karar onaylandığında ise Federal Konsey, oylamanın tarihini belirler. Bu süreç en az dört ay önceden tamamlanmak zorundadır. Şu anda sadece Çevresel Sorumluluk İnisiyatifi oylamaya hazır olduğu için, 9 Şubat'ta başka bir konu oylamaya sunulmayacak.
Federal Konsey, bazı durumlarda oylamaları erteleyerek farklı konuları birleştirme stratejisi izleyebilir. Ancak bu kararlar sıkı yasal takvimlere bağlıdır. Ayrıca idari yük de dikkate alınır; her bir bakanlık genellikle bir oylama döneminde sadece bir konuya odaklanır. Çünkü her oylama, büyük bir lojistik ve organizasyon gerektirir.
9 Şubat oylaması, İsviçre’nin demokratik süreçlerinin nasıl işlediğini anlamak için önemli bir örnek sunuyor. Seçmenler sadece bir konu için sandık başına gitse de, bu oylamanın etkileri uzun vadede hissedilebilir.