Uzun bir aradan sonra güzel bir yeni başlangıçla evlerinize konuk olduğumuz ilk sayımızda, bizleri kırmayıp söyleşi talebimizi kabul eden İsviçre Bern Büyükelçimiz Sayın İlhan Saygılı ile gündeme ilişkin çok çarpıcı bir söyleşi gerçekleştirdik.
“İki ülke arasında ilişkilerin her anlamda daha da iyi olmasını arzu ediyoruz”

Efendim öncelikle bize zaman ayırıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Söyleşiye en önemli gündem maddemiz olan Korona virüsü konusu ile başlamak istiyoruz. Bütün dünyada olduğu gibi İsviçre’de de pandemi sebebiyle evlerimize kapandığımız bir süreç yaşadık. Değerlendirmelerinizi rica ediyoruz ve bu süreci büyükelçilik olarak nasıl geçirdiğinizi sormak istiyoruz?
Dünya genelini etkileyen bir pandemi ile karşı karşıyayız. Bugüne kadar 6 milyonu aşkın bin kişi virüse yakalandı. 360 binden fazla insan hayatını kaybetti. Her can bizim için değerli ama ben burada Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ettiğim için daha çok ülkemizdeki durumdan bahsetmek istiyorum. Öncelikle ülkemiz bu süreci oldukça başarılı bir şekilde yürütmekte. Verilen hizmetler, yatak kapasiteleri, solunum cihazlarının üretimi, filyasyon ve takip sistemi gibi konularda oldukça başarılı işler çıkarttık. Konuya İsviçre açısından bakarsak, ilk planda sürecin kötü başladığını söyleyebiliriz. Zira ilk başlarda nüfusa oranla virüse yakalanan kişi sayısı İsviçre’de oldukça fazlaydı ama geldiğimiz noktada vaka sayılarının oldukça azalması bize İsviçre hükümetinin de bu krizi iyi bir şekilde yönettiğini göstermekte. Bizler bu aşamada görevlerimize devam ederken özellikle zor durumda kalan vatandaşlarımıza yardımcı olmaya çalıştık. İki ayrı seferde, 23 Mart ve 23 Nisan’da kısa süreli olarak buraya gelen 360 vatandaşımızı Türkiye’ye gönderdik. Ülkemiz ise Cumhuriyet tarihinin en başarılı ve en büyük tahliye operasyonunu gerçekleştirdik. 126 ülkeden 75 binden fazla vatandaşımızı ülkemize geri getirdik. Bu olağanüstü bir başarı. Sağlık ya da barınma gibi farklı konularda STK’larımız ve konsolosluklarımızla vatandaşa gereken yardımları sağladık. Şu an yarı zamanla çalışıyoruz ama 8 Haziran’dan sonra normal mesaimize geri döneceğiz.
İzninizle eğitim konusunu açmak istiyorum. Türkçe eğitim programlarımız devam edecek mi?
Eğitim konusunda kantonların farklı uygulamaları mevcut. Bu noktada kantonların bize sağladıkları imkanlarla ya da kısıtlamaları çerçevesinde maksimum tedbirleri aldık. Eğitimlerimiz birçok kantonda yüz yüze devam etmekte. Bu konuya gelmişken bende önemli bir hususun altını çizmek isterim. Yakın zamanda bir eğitim seferberliği başlattık. Bildiğiniz gibi Türkiye’den gelen 30’dan fazla öğretmenimizle buradaki vatandaşlarımızın çocuklarına Türk Kültürü ve Türkçe dersleri veriyoruz. Fakat katılım sayısının zamanla azaldığını üzülerek görmekteyiz. Çocuklarımızın daha iyi bir eğitim alması, ya da eğitim hayatlarında daha başarılı olabilmeleri için öncelikle ana dillerini öğrenmeleri gerekiyor. Ana dillerini iyi konuşan çocuklar diğer dilleri çok daha kolay öğrenebiliyorlar. Bu pedagojik bir gerçek. Bununla birlikte bu derslerde sadece Türkçe değil, kültürümüzü ve değerlerimizi de öğretiyoruz. Bu yüzden vatandaşlarımızın bu konuya eğilmelerini ve daha fazla katılım göstermelerini arzu ediyoruz. Öğretmenlerimizden bahsetmişken din görevlilerimizi de bu vesileyle anmak istiyorum. Aynı öğretmenlerimizde olduğu gibi Türkiye’den gelen 30’dan fazla din görevlimiz de burada vatandaşlarımıza hizmet veriyor.
19 Haziran’dan sonra olağanüstü halin kaldırılması planlanıyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir. Bu kararın erken olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben burada ülkemi temsilen bulunduğum için İsviçre Hükümeti’nin verdiği kararları sorgulamak nezaketsiz bir yaklaşım olur. Dolayısıyla burada yaşayanlar olarak, bizlere verilmiş olan bu kararlara saygı göstermek düşer.
Yaklaşık 3 buçuk senedir görevdesiniz. Bu süreç boyunca İsviçre ile ekonomik ya da siyasi ilişkilerimizi değerlendirebilir misiniz?
İsviçre ile ilişkilerimiz oldukça eskiye dayanıyor. Lozan antlaşmasından, Montrö Boğazlar Sözleşmesine, Türk Medeni Kanun’unun İsviçre’den alınmasına kadar birçok konuda İsviçre ile oldukça yakın temaslarda bulunduk. Bu anlamda İsviçre bizim için oldukça önemli bir ülke. Şunu da eklemek gerekir ki, 90’lı yıllardan sonra inişli ve çıkışlı ilişkilerimiz oldu. Özellikle 15 Temmuz sonrasında yapılan ve tüm Avrupa’yı kapsayan Türkiye ile ilgili algı operasyonları, basın yayın organlarının taraflı yayınları ve onları düzeltmek için gösterdiğimiz çabalar, tüm bunlar bu iniş ve çıkışlı ilişkilerin sebebi oldu. Bu bağlamda biz tabii ki bardağın dolu tarafını görmek istiyoruz. İsviçre bizim için önemli bir ekonomik ortak ve gelecekte de iki ülke arasında ilişkilerin her anlamda daha da iyi olmasını arzu ediyoruz.
Görev sürenizin sonlarına geliyorsunuz. Sizi vatandaşlarımızla oldukça sıcak ilişkiler kuran ve cana yakın bir bürokrat olarak tanıdık. Siz buradaki Türk toplumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Tabii ki bizim için birinci öncelik halkımızın buradaki mutluluğu, refahı. Bunun dışında en iyi şekilde hizmet alabilmesi, ayrımcılığa uğramaması, İsviçre toplumu ile kaynaşması. Tüm amacımız aslında özet olarak bunlardan ibaret. Ben gitmeden en azından ramazan ayında vatandaşlarımızla iftar sofralarında görüşmek ve bu vesile ile onlarla gitmeden son kez kaynaşmayı çok isterdim ama bildiğiniz üzere pandemi sebebi ile bu sene bu imkanlar oluşmadı. Tabii bu da ister istemez bizi üzdü diyebilirim.
Efendim bildiğiniz üzere Pusula Gazetesi 3 buçuk yıldan sonra yeniden yazılı basına dönme kararı aldı. 21 bin tiraj ile İsviçre’de yaşayan vatandaşlarımıza hizmet vereceğiz. Yeni yayın döneminde sizinle de sık sık bir araya gelip, çalışmalarınız hakkında okurlarımızı bilgilendirmek ve sizlere destek vermek amacındayız. Bu bağlamda bugün bize değerli vaktinizi ayırıp ağırladığınız için çok teşekkür ederiz.
Yeni yayın hayatınızda başarılar diliyorum. İnşallah iyi bir performans sergileyip uzun yıllar vatandaşlarımıza hizmet verecek başarılı bir yayın hayatınız olur.
Ziyaretimize geldiğiniz için ben de sizlere teşekkür ediyorum. Konutumuzda sizi ağırlamaktan mutlu olduk, en yakın zamanda vatandaşlarımızı da 15 Temmuz vesilesiyle ağırlamak istiyoruz, bakalım ilerleyen günler neler getirecek hep birlikte göreceğiz.