Hatice Yürütücü

Her şey değişiyor

Sosyal Medya hayatımızın bir parçası oldu. –Ne zaman oldu, nasıl oldu, fark etmedik bile. Üye olduğum bir sayfada geçenlerde çocukluğumun geçtiği Eskişehir’in eski resimlerini gördüm… 60’lı 70’li yıllardan görüntüler… yorumlara baktım… paylaşılan hatıralar ve «eskiden ne kadar güzeldi» veya «eskiden daha güzeldi» serzenişleri dikkatimi çekti.

Düşünmeye başladım… bizim çocukluğumuzda şehir merkezi nasıldı? Şehir nereden nereye geldi? Daha mı iyi, daha mı kötü oldu? Daha mı güzel, daha mı çirkin oldu? – 1967 yılı Haziran ayında İsviçre’ye gelirken bıraktığımız Eskişehir benim için çok güzeldi. Daha sonra başka şehirlerle kıyaslamaya başlayınca eksikleri görmeye başladım. Öyle bir devir geldi ki, Eskişehir adı gibi oldu diyordum. Bakımsız sokaklar, yıkılmaya yüz tutmuş eski evler… Elimdeki resimlere baktıkça hala içim sızlar.

Derken, değişmeler başladı… yeni yüksek binalar, tramvay ve yalnız yayalara açık caddeler, yenilenmiş ve tamir edilmiş eski binalar, büyük parklar… bugün Eskişehir modern, güzel; okulları ve üniversiteleri ile insanları çeken bir şehir. Nüfusu 900’000 civarına ulaşan bu şehirde oturanların iyi bulmadığı şeyler de var tabii. – Ben doğduğum şehri hep sevdim, hala da seviyorum, bu yıl gidemedim ve çok özledim.

Şehir içinde ulaşım oldukça iyi, yine de zaman zaman taksi kullanmam gerekiyor. Hemen her seferinde taksi şöförleri ile olan sohbetimizde şikayetler gelir: bu tramvay yolları kapadı, her adrese gidemiyoruz… şehir içinde trafikten yol alamıyoruz… yok parklarmış, heykellermiş yapılasıya kadar şu yolları genişletsinler… şehir planlaması yok… herkes bir uzman! Benim verdiğim tek bir cevap var: 60’lı yıllarda okula giderken Eskişehir’in nüfusu 153’000 idi. Motorlu taşıtlar azdı, at arabaları vardı, taksi yerine paytonları kullanırdık. Ve… merkezdeki bu sokaklar, caddeler aynen bugünkü gibi vardı.

Kısaca, zaman değişti, nüfus çoğaldı, ihtiyaçlar arttı… bir zamanlar tatile gittiğimizde evimizin önünde bir tek bizim arabamız dururken, bugün aynı sokakta yolun her iki tarafına park eden arabalar var ve yol tek yönlü kullanılabiliyor. Çocukluğumda büyüklerimizin ‘bizim zamanımızda’ diyen başlayan anlattıklarını ilgiyle dinlerdim. Bana masal gibi gelirdi… şimdi ben de aynı konuma geldim, eskileri düşünüyorum, nereden nereye geldik demeden duramıyorum.

Bu yazıyı yazdığım bilgisayara bakıyorum… 80’li yılların sonuna doğru çalıştığım büroda fikir yürütmeye başladık. Bilgisayar kullanmaya başlayan büroların tecrübeleri ilginçti. Yalnız yazı değil, mimarlık çizim programları da olduğunu ve astronomik fiyatlardan dolayı mimarlık programlarını birkaç büronun beraber kullandıkları bilgilerine ulaştık.

Benzer Haberler

Öğrenmenin yaşı yok

EKONOMİ

En Çok Okunanlar