
Bu üç icat: Kahve makinesi, hazır kahve ve kapsül kahve.
Evde Espresso Keyfinin Mucidi de İsviçre’den
1884’te ilk espresso makinesi İtalya’da oteller için geliştirilmişti. Ancak bu cihazlar uzun yıllar yalnızca kafe ve restoranlarda kullanıldı. 1970’lerde İsviçreli mühendis Arthur Schmed, bu teknolojiyi evlere taşımaya karar verdi. Zürih’te bir garajda başlattığı çalışmalarını İtalyan mühendisi Sergio Zappella ile birlikte ilerletti.
İkili, İsviçreli ev aletleri üreticisi Solis’in desteğini aldı ve 1981 yılında Saeco adlı şirketi kurdu. 1985’te dünyanın ilk ev tipi otomatik espresso makinesini piyasaya sürdüler. Bu icat, sabahları tek bir tuşla kaliteli kahve hazırlama alışkanlığını başlatan dönüm noktası oldu.
Hazır Kahvenin Arkasındaki Azim
1929’daki büyük ekonomik buhranın ardından, Brezilya’daki kahve fazlasını değerlendirmek isteyen yetkililer, Nestlé’ye başvurdu. Hedef, fazla kahve çekirdeklerinden çözünür kahve üretmekti. Ancak ilk girişimler başarısız oldu ve proje rafa kalktı.
Nestlé’de çalışan kimyager Max Morgenthaler, projeyi kendi mutfağında sürdürdü. Karbonhidrat oranlarını ayarlayarak kahvenin aromasını koruyan bir formül geliştirdi. Nestlé, bu buluş sayesinde 1938’de Nescafé markasını piyasaya sürdü. Hazır kahve, kısa sürede 30'dan fazla ülkede yaygınlaştı.
Kapsül Kahve: Bir Aşk Hikâyesinden Doğan Teknoloji
1975’te genç mühendis Eric Favre, Nestlé'de işe başlamıştı. İtalyan eşi ona bir meydan okuma sundu: "Bir İsviçreli de iyi espresso yapabilir mi?" Roma’daki ünlü Sant’Eustachio kafenin baristasını izleyen Favre, kahveye "aralıklı su akışıyla" oksijen katıldığında daha yoğun krema ve aroma elde edildiğini fark etti.
Bu prensibe dayalı olarak hava ile dolu küçük bir kapsül tasarladı. Başta Nestlé, bu fikre sıcak bakmasa da 1986’da Nespresso markası doğdu. Gerçek başarısı ise birkaç yıl sonra geldi.
Bugün kahve dünyasında milyarlarca dolarlık kapsül pazarı, bu İsviçreli icadın eseri.