Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Kesilen yardımların iklim fonlarına etkisi ne olacak?
Son dönemde birçok Avrupa ülkesi, siyasi değişimler, artan savunma harcamaları ve iç önceliklere yönelme nedeniyle yardım bütçelerinde kesintiye gitti.

Özellikle İngiltere, İsviçre, Almanya, Fransa ve Hollanda gibi Batı Avrupa ülkeleri, son aylarda dış yardımlarında önemli azalmalara gitti. Bu eğilim, küresel ekonomik belirsizlikler ve artan jeopolitik gerilimler nedeniyle ülkelerin savunma harcamalarına ve ulusal teşvik politikalarına daha fazla öncelik vermesinden kaynaklanıyor.

Dış yardımlar genellikle, gelişmiş ülkelerin daha az gelişmiş ülkelere sağladığı Resmi Kalkınma Yardımı (ODA) kapsamında değerlendiriliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), donör ülkelerin Gayri Safi Milli Gelirlerinin (GSMG) en az %0,7’sini dış yardıma ayırmasını tavsiye ediyor. Ancak bazı ülkeler bu hedefi karşılamak yerine yardım bütçelerinde kesintiye gitme kararı aldı. Örneğin, Belçika yardım fonlarını beş yıl içinde %25 oranında azaltacağını açıklarken, Hollanda %30, Fransa ise %37 oranında kesintiye gitti.

Bu bütçe kesintileri, büyük ölçüde dış mali yardıma bağımlı olan Tanzanya, Bangladeş ve Zambiya gibi ülkeler için ciddi sonuçlar doğurabilir. Ayrıca, gelişmiş ülkelerin COP29'da taahhüt ettiği iklim finansmanı hedeflerine ulaşmasını da tehlikeye sokabilir.

Avrupa ülkeleri neden yardım bütçelerini azaltıyor?

Son yıllarda Avrupa'da yaşanan siyasi değişimler yardım kesintilerinde önemli rol oynadı. Örneğin, Finlandiya ve İsveç’te aşırı sağ partilerin iktidara gelmesi, bu ülkelerde dış yardımların azaltılmasına yol açtı. Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD ile yaşanan ticaret gerilimleri, Avrupa ülkelerinin önceliklerini değiştirerek savunma harcamalarına daha fazla kaynak ayırmasına neden oldu.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Şubat ayında yaptığı açıklamada, yardım seviyelerinin 2027 yılına kadar GSMH’nin %0,5’inden %0,3’e indirileceğini duyurdu. İngiltere, Brexit sonrası ekonomik sıkıntılar ve pandeminin ekonomik etkileri nedeniyle yardım fonlarını sistematik olarak azaltıyordu. Bu süreçte, ülkenin savunma harcamalarının Nisan 2027’den itibaren GSMH’nin %2,5’ine yükseltilmesi planlanıyor.

Benzer şekilde Fransa da rekor seviyedeki bütçe açığı ve siyasi belirsizlikler nedeniyle yardım finansmanında kesintiye gitti. Fransız hükümeti, kalkınma yardımlarının vergi mükelleflerinin parasını israf ettiği yönündeki aşırı sağ eleştirileriyle de karşı karşıya.

Hollanda ise ulusal çıkarlarına daha fazla odaklanmak amacıyla yardımlarını azalttı. Ülke, dış yardımları kendi ticaret, ekonomi ve göç politikalarıyla daha uyumlu hale getirmeyi hedefliyor. Hollanda'nın yeni stratejisi, yardım fonlarının yalnızca gıda güvenliği, su yönetimi ve çocuk sağlığı gibi ülke için stratejik öneme sahip projelere yönlendirilmesini öngörüyor.

Finlandiya da benzer bir yaklaşım benimseyerek yardımlarını yalnızca ülke çıkarlarına en çok fayda sağlayan alanlara yönlendirirken, İsveç savunma, polis ve sosyal hizmetlere öncelik veriyor. Ancak uzmanlar, küresel iklim değişikliğinin doğrudan etkileri göz önüne alındığında, sadece iç meselelere odaklanmanın büyük riskler taşıdığını vurguluyor.

Orman yangınlarıyla mücadele eden Dryad Networks'ün CEO'su Carsten Brinkschulte, "İklim kaynaklı felaketler sınır tanımaz," diyerek, iklim finansmanı kesintilerinin uzun vadeli ekonomik ve çevresel zararlar doğuracağını belirtiyor.

COP29'da belirlenen iklim finansmanı hedefleri tehlikede mi?

COP29'da gelişmiş ülkeler, 2035 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere yıllık en az 300 milyar dolar iklim finansmanı sağlamayı taahhüt etti. Bu rakam, önceki 100 milyar dolarlık hedefin üç katı olup, 2035’e kadar en az 1,3 trilyon dolar fon toplanmasını gerektiriyor.

Ancak Avrupa’daki yardım kesintileri, bu hedeflere ulaşmayı daha da zorlaştırabilir. Teorik olarak, iklim finansmanı ve kalkınma yardımları için ayrı bütçeler oluşturulması gerekiyor. Ancak pratikte, birçok ülke iklim projelerini ve kalkınma yardımlarını aynı fonlar üzerinden yürütüyor.

Bazı ülkeler, kalkınma yardımlarını iklim finansmanı olarak yeniden etiketleyerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Örneğin, 2022’de kamu iklim fonlarına yapılan 94,2 milyar dolarlık katkının 27 milyar doları mevcut kalkınma yardımlarından sağlandı.

İklim finansmanını ve kalkınma yardımlarını net bir şekilde ayıran ülkeler arasında Yeni Zelanda ve Lüksemburg bulunuyor. Ancak diğer birçok ülke, fonlarını ayırmak yerine ortak bir havuzda değerlendiriyor.

İngiltere'nin eski yardım yetkilisi Sarah Hearn, "COP'un iklim finansmanı hedefleri bu kesintilerden etkilenecek, ancak etkisinin boyutu henüz net değil," diyerek belirsizliğe dikkat çekiyor.

Bazı ülkeler, iklim finansmanı taahhütlerine sadık kalacağını belirtse de Hollanda 2025 itibarıyla fonları azaltacağını duyurdu. İsviçre ise bazı yardımlarını çoktan kesmiş durumda. Fransa, kesintilerin nerede yapılacağını gözden geçirirken, Almanya 2023’te iklim finansmanını 5,7 milyar euroya düşürmesine rağmen COP29’da Uyum Fonu'na 60 milyon euro tahsis etti.

Avrupa'nın iklim finansmanında geleceği

Vlerick Business School’da sürdürülebilir finans profesörü olan Thanos Verousis, Avrupa Birliği’nin (AB) iklim finansmanı konusundaki yaklaşımının daha istikrarlı olduğunu belirtiyor.

"İklim değişikliği, birçok ülkede siyasi öncelikler arasında geriye düşebilir. Ancak AB gibi bu konuyu önceliklendiren bölgelerde, iklim finansmanı taahhütleri güçlü kalmaya devam edecektir," diyor.

Avrupa kalkınma yardımları, dünyanın birçok hassas bölgesine destek sağlıyor. Bu yardımlar, ekonomik kalkınmadan sağlık programlarına, iklim değişikliği ile mücadeleden insani krizlere kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor.

Verousis, "Küresel Güney’deki ülkeler hem yoksulluk hem de iklim değişikliği kaynaklı risklerle karşı karşıya. Bu ülkeler için iklim finansmanı yalnızca emisyonları azaltmak değil, aynı zamanda değişen iklim koşullarına uyum sağlamak açısından da hayati öneme sahiptir," ifadelerini kullanıyor.

Sonuç olarak, Avrupa’daki yardım bütçesi kesintileri, küresel iklim finansmanı hedeflerine ulaşmayı zorlaştırsa da, AB gibi bazı aktörler iklim değişikliğiyle mücadeleye öncelik vermeye devam ediyor. COP29'daki taahhütlerin ne kadarının hayata geçirileceği ise önümüzdeki yıllarda netleşecek.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
Yükleniyor
Yükleniyor
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video