
Ancak sahadaki BM ve yardım kuruluşlarına göre, artan finansal desteğe rağmen Gazze’ye ulaşan yardım miktarı hâlâ son derece yetersiz. Bu durum, savaşın iki ay önce resmen sona ermiş olmasına rağmen devam eden kısıtlamalarla ilişkilendiriliyor. İsrail ile Hamas arasında ABD aracılığıyla sağlanan ateşkes anlaşması, günlük 600 yardım kamyonunun Gazze’ye girişini öngörse de, BM verileri bu rakamın çok altında kalındığını gösteriyor.
Gazze’deki insani tablo hâlâ son derece ağır. İki yılı aşkın süren savaşın ardından bölgenin büyük kısmı yıkılmış durumda ve uzun süre boyunca yardım girişinin engellenmesi, IPC verilerine göre Gazze’yi resmen kıtlık seviyesine sürükledi. BM’nin bir komisyonu, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediği yönünde ağır suçlamalarda bulundu; özellikle nüfusun kasıtlı olarak aç bırakılması bu iddiaların temel dayanaklarından biri olarak sunuldu. İsrail ise bu suçlamaları reddediyor.
Ateşkes sonrasında yardım girişlerinde bir miktar artış olsa da, BM’ye göre 12 Ekim–12 Aralık arasında Gazze’ye yalnızca 7230 kamyon yardım ulaştı; bu da günde yaklaşık 120 kamyona denk geliyor. İsrail’in ilgili kurumu COGAT ise bu rakamları reddedip günlük 600–800 kamyonun giriş yaptığını iddia ediyor. Ancak sahadaki BM ve STK temsilcileri, yardımın hâlâ çok yetersiz olduğunu ve bunun nedeninin İsrail’in uyguladığı bürokratik ve lojistik engeller olduğunu belirtiyor. Bir BM çalışanı durumu “İstedikleri zaman açıp kapattıkları bir musluk gibi” sözleriyle özetliyor.
Yardım akışının önündeki en büyük engellerden biri, sınır kapılarının düzensiz şekilde işletilmesi. Gazze’ye teoride üç geçiş noktası açık olsa da, bunlardan yalnızca biri aynı anda çalışıyor. Ayrıca savaş öncesi en önemli insani yardım kapısı olan Mısır sınırındaki Rafah geçişi hâlâ kapalı. İsrail, bu kapının açılmasını Hamas’ın ölü İsraillileri teslim etmesi şartına bağlıyor. Mısır ise geçişin tek taraflı değil, iki yönlü açılması gerektiğini savunarak işbirliğini reddediyor.
Yardım kuruluşlarının karşılaştığı bir diğer büyük sorun, İsrail’in uyguladığı sıkı kontrol prosedürleri. Gazze’ye gönderilecek her malzeme için uzun listeler hazırlanması, kamyonların tek tek onaylanması ve sınırda tekrar kontrol edilmesi gerekiyor. “Çifte kullanım” gerekçesiyle dondurulmuş etten okul malzemelerine kadar birçok ürün reddedilebiliyor. Paket boyutundaki küçük bir farklılık bile tüm kamyonun geri çevrilmesine yol açabiliyor. Bu nedenle yardım kuruluşları, onaylanmış bir sevkiyatın bile Gazze’ye ulaşıp ulaşmayacağını öngöremiyor.
Buna ek olarak, İsrail’in STK’lar için getirdiği yeni kayıt zorunlulukları da yardım akışını ciddi şekilde aksatıyor. STK’lardan çalışanlarının kişisel bilgilerini paylaşmaları isteniyor; birçok kuruluş güvenlik gerekçesiyle bunu reddediyor. Kayıt sürecinin belirsizliği nedeniyle bazı STK’lar aylarca yardım gönderemiyor ve depolarında bekleyen malzemeleri Gazze’ye sokamıyor. 55 yardım kuruluşu, bu uygulamaların insani çalışmaları tehlikeye attığı konusunda ortak bir uyarı yayımladı.
İsviçre’de Caritas, hükümetin ek yardım kararını memnuniyetle karşılarken, Bern’in İsrail’e daha fazla siyasi baskı yapması gerektiğini savunuyor. Caritas’a göre sorun teknik değil, tamamen siyasi bir nitelik taşıyor. İsviçre Dışişleri Bakanlığı ise İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nın ihtiyati tedbirlerine uyması gerektiğini düzenli olarak dile getirdiklerini belirtiyor.







