
Yapay zekânın (AI) birçok mesleği ortadan kaldıracağı yönündeki endişeler sürse de, insan gücünün tamamen devre dışı kaldığı bir gelecek, en azından kısa vadede gerçekçi görünmüyor.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından 55 ülkede yaklaşık 1000 işverenle gerçekleştirilen bir araştırma, dijital teknolojilerin hızlı gelişimine rağmen önümüzdeki beş yıl içinde en fazla ihtiyaç duyulacak iş gücünün hâlâ el emeğine dayalı meslekler olduğunu ortaya koydu.
Bu süreçte dünya genelinde 35 milyonu aşan yeni iş pozisyonunun çiftçilik ve tarım alanlarında oluşması bekleniyor. Bunun yanı sıra, kamyon ve teslimat şoförleri için 10 milyon, yazılım geliştiriciler ve inşaat iskelesi kurucuları için ise 5 milyonun üzerinde yeni istihdam alanı doğabilir.
Teknoloji odaklı en hızlı büyüyen alanlar
İstihdamdaki en hızlı artışın görüleceği sektörler ağırlıklı olarak teknoloji merkezli. Listenin zirvesinde, yüzde 120'lik bir artışla büyük veri uzmanları yer alıyor. Bu grubu yüzde 100’e yakın büyümeyle finansal teknoloji mühendisleri ve yüzde 80’lik artışla yapay zekâ ve makine öğrenimi uzmanları izliyor.
Risk altındaki meslek grupları
En büyük daralmanın yaşanması beklenen meslekler ise çoğunlukla büro ve idari işler. Mutlak rakamlarda en yüksek kaybın, 15 milyonluk azalmayla kasiyerler ve bilet gişe çalışanlarında olacağı öngörülüyor.
Yönetici asistanları için 5 milyonluk bir azalma tahmin edilirken, temizlik, kat hizmetleri ve depo görevlileri gibi mesleklerde de benzer seviyede düşüş bekleniyor.
Bunun yanında, en hızlı kaybolan meslekler arasında posta hizmetleri çalışanları ve banka veznedarları yer alıyor. Bu alanlarda yüzde 40'a varan azalma söz konusu olabilirken, veri giriş elemanları ve kasiyerlerde de yüzde 20 civarında düşüş öngörülüyor.
Ancak bu, tüm mağaza çalışanlarının işsiz kalacağı anlamına gelmiyor. Örneğin satış temsilcileri ve satış asistanları, yaklaşık 5 milyonluk yeni istihdamla istihdam artışı sıralamasında beşinci sırada bulunuyor.
İnsan-teknoloji uyumu ve eğitim
İş dünyasında dijital dönüşüm süreci devam ederken, işverenler yeni personel istihdamı ile mevcut çalışanların yeniden eğitimi arasında denge kurmaya çalışıyor.
Günümüzde görevlerin yüzde 48’i insanlar tarafından, yüzde 32’si insan-teknoloji işbirliğiyle, kalan yüzde 20’si ise tamamen teknolojik sistemlerce yürütülüyor. 2030’a kadar bu dağılımın yüzde 34 “yalnız insan”, yüzde 34 “insan-teknoloji işbirliği” ve yüzde 32 “tamamen teknoloji” şeklinde değişmesi bekleniyor.
Avrupalı şirketlerin çoğu, personel alımının yanı sıra mevcut çalışanları yeniden eğitmeye de büyük önem veriyor. Yeniden eğitim seçeneği yüzde 79 ile öne çıkarken, yeni işe alım oranı yüzde 65'te kalıyor.
Avrupa’da yetenek sıkıntısı gündemde
Rapora göre, 2030 yılına kadar dünya genelinde iş gücünün yüzde 59’u yeniden eğitime ihtiyaç duyacak. Avrupa ülkeleri ise yetenek eksikliği konusunda daha kaygılı: İşverenlerin yüzde 54’ü bu sorunun daha da derinleşeceğini düşünüyor — bu oran küresel ortalamanın üzerinde.
İspanyol işverenlerin yüzde 60’ı, beceri eksikliklerine çözüm olarak işe alım ve işten çıkarma süreçlerini kolaylaştıracak kamu politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyor. Ayrıca, yüzde 49’u ücret politikalarında daha fazla esneklik talep ediyor.
Fransa’da ise işverenlerin yüzde 46’sı, emeklilik sistemiyle ilgili düzenlemelerin iş gücü piyasasını genişletebileceğini savunuyor.
Jeopolitik risklere temkinli yaklaşım
İngiltere ve Almanya’da şirketler, dijitalleşme ve iklim krizi kadar jeopolitik istikrarsızlıkların da iş piyasasında önemli rol oynayacağı görüşünde. İngiliz işverenlerin yüzde 56’sı ve Almanların yüzde 52’si, bu faktörlerin iş gücü üzerinde ciddi etkiler yaratacağını belirtiyor.
Bu arada Almanya, kısa süre önce dünya genelinde dördüncü en büyük savunma bütçesine sahip ülke konumuna geldi.
İtalya ise farklı bir yöne odaklanmış durumda. İtalyan işverenlerin yüzde 70’i, dönüşümün ana motorunun yeşil yatırımlar olduğunu düşünüyor bu oran, yüzde 43’lük küresel ortalamanın oldukça üzerinde.