
Filistin’in bağımsızlık mücadelesi, 22 Eylül’de yapılacak BM Genel Kurulu’nda önemli bir diplomatik destek kazanacak. İngiltere, Avustralya ve Kanada’nın yanı sıra Fransa, Portekiz ve Belçika gibi ülkelerin de Filistin devletini resmen tanıması bekleniyor.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, yaptığı açıklamada Filistin halkının “devredilemez haklarını” tanıdıklarını belirterek, iki devletli çözümü ayakta tutmanın “ahlaki bir sorumluluk” olduğunu vurguladı. Fakat bu ülkelerin Hamas’ın silahsızlanmasını bir ön koşul haline getirebileceği de ifade ediliyor.
147 Ülke Filistin’i zaten tanıyor
BM üyelerinden 193’ten 147’si halihazırda Filistin devletini tanımış durumda. Filistin, BM’de daimi gözlemci statüsüne sahip, bu da ona söz hakkı veriyor fakat oy hakkı tanımıyor. Tam üyelik için Güvenlik Konseyi onayı gerekiyor ve ABD’nin veto yetkisi bu süreci engelliyor.
'Oslo’dan sonraki en kötü dönem'
Uzmanlara göre İsrail’in yıllardır süren yerleşim politikaları, iki devletli çözümü adım adım imkânsız hale getirdi. Batı Şeria’da Yahudi yerleşimlerinin genişlemesi ve Filistin Yönetimi’nin güçsüz bırakılması bu süreci hızlandırdı.
Chatham House uzmanı Prof. Yossi Mekelberg, “Filistin devleti, Oslo Anlaşmalarından bu yana hiç bu kadar uzak olmamıştı. İsrail-Filistin ilişkileri, 1948’den bu yana en kötü dönemini yaşıyor,” dedi.
Peace Now örgütünden Lior Amihai de, Batı Şeria’da her hafta yeni karakolların kurulduğunu ve yolların izinsiz açıldığını söyleyerek “ilhakın fiilen gerçekleştiğini” savundu.
BM verilerine göre, 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırılarından bu yana Batı Şeria’da yaklaşık 1000 Filistinli öldürüldü. Gazze’deki bombardıman ve yardım ambargosu ise büyük kıtlığa yol açtı. On binlerce kişi hayatını kaybetti. Uluslararası soruşturmalar, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediği sonucuna ulaştı.
İsrail’den kesin red
Başbakan Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyonu, Filistin devletini açık biçimde reddediyor. Daha önce uç fikirler olarak görülen yaklaşımlar artık hükümetin resmi politikası haline gelmiş durumda. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria’da on binlerce yeni konut için izin verirken, “Filistin devleti fikri sloganlarla değil, sahadaki adımlarla masadan kaldırılıyor,” ifadelerini kullandı.
Bugün yaklaşık 700 bin Yahudi yerleşimci Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaşıyor. Uluslararası hukuk bu yerleşimleri yasa dışı kabul ediyor.
'Hamas’sız Filistin Mümkün mü?'
Uzmanlara göre işgal devam ettikçe silahlı direnişin de son bulması imkânsız. University College London’dan Dr. Julie Norman, “İşgal sürdükçe direniş de devam edecek. Bu Hamas olabilir ya da başka bir grup. Kalıcı güvenlik ancak iki devletli çözümle sağlanabilir,” yorumunu yaptı.
ABD’nin itirazları
İngiltere ve diğer Batılı ülkelerin Filistin’i tanıma kararı, Washington’un sert tepkisine yol açtı. ABD Başkanı Donald Trump, geçen hafta Londra’da bu adıma karşı olduklarını söyledi. Dışişleri Bakanı Marco Rubio da kararın “Hamas’ı cesaretlendireceğini” ve yalnızca sembolik kalacağını öne sürdü.
İngiltere içinde de muhalefet sürüyor. Özellikle Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisi içindeki bazı gruplar karara karşı çıkıyor. Kimi vekiller daha ileri adımlar, örneğin İsrail’e silah satışının durdurulmasını talep ediyor. “Labour Friends of Israel” grubu ise Hamas’ı suçlayarak, “Rehineler serbest bırakılıp silah bırakılırsa savaş sona ererdi,” açıklamasında bulundu.
Bundan sonra ne olacak?
Starmer, geçtiğimiz günlerde Londra’da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. Görüşmede Gazze yönetiminde Hamas’ın rol almaması gerektiği konusunda uzlaşıldı. ABD ve Körfez ülkeleri geçici hükümet kurulması için görüşmeler yürütüyor, ancak henüz somut bir anlaşma sağlanmış değil.
İngiltere hükümeti bu hafta Hamas bağlantılı kişilere yönelik yeni yaptırımlar açıklayacak. İsrail ise Batı Şeria’da yeni ilhak adımları da dahil çeşitli misillemelere hazırlanıyor.
Londra, tanıma kararını diplomatik bakımdan güçlü bir mesaj olarak görse de kısa vadede Gazze’deki tabloyu değiştirmeyeceğinin farkında.
Kimi uzmanlara göre bu karar sadece sembolik değil, hukuki ve diplomatik sonuçlar da doğuruyor. Queen’s Üniversitesi’nden Prof. Ardi Imseis, “Tanıma, tanıyan devlet açısından uluslararası hukukta bağlayıcıdır: toprak bütünlüğüne saygı, siyasi bağımsızlığın korunması ve meşru savunma hakkının kabulü gibi. Oysa bu ilkelerin hepsi Filistin’de ihlal ediliyor,” dedi.
İskoçya’dan sert eleştiri
En güçlü tepkilerden biri İskoç Yeşiller Partisi’nden geldi. Parti sözcüsü Patrick Harvie, tanımayı “gecikmiş ve yetersiz” buldu. Harvie, “Bu karar soykırımı durdurmuyor, Starmer İsrail’in suçlarına ortak oldu,” dedi. Ayrıca İngiltere’nin İsrail’e silah satışlarını sürdürmesini “21. yüzyılın en ağır savaş suçlarına ortaklık” olarak niteledi.
Harvie’ye göre karar, aslında sokak protestoları, boykot çağrıları ve baskılar sonucunda atıldı. İskoç Parlamentosu da kısa süre önce bu yönde bir önerge kabul etmişti.
Harvie, “Bu açıklama protestoları durdurmayacak. Silah satışları bitene, katliamlar sona erene ve Filistinliler için adalet sağlanana kadar mücadelemiz sürecek,” ifadelerini kullandı.