
Sıcaklıklar artık ilkbaharda başlıyor, sonbaharın ortasına kadar devam ediyor.
İklim değişikliğinin insan sağlığı ve şehir yaşamı üzerindeki etkilerini araştıran sivil toplum kuruluşu "Herkes İçin İklim Dayanıklılığı", 2019–2023 yılları arasında 85 şehirdeki sıcaklık verilerini inceledi. Araştırmanın odak noktası, şehirlerin 32 dereceyi aştığı ilk ve son günlerdi. Sonuçlar çarpıcıydı: Avrupa’da “yaz” diye bildiğimiz sıcak sezon artık yılın ortalama 214 gününü kapsıyor.
Sıcağın Başkenti: Atina
Araştırmaya göre, Yunanistan’ın başkenti Atina’da sıcak mevsim ortalama 145 gün sürüyor – bu da neredeyse yılın yarısı demek. Hemen ardından gelen Tiran’da 143 gün, Lizbon’da ise yaklaşık 136 gün boyunca sıcaklık 32 dereceyi aşıyor. Madrid’de bu süre 119 günken, Paris’te 90 gün olarak ölçüldü. Daha kuzeydeki Münih ve Varşova gibi şehirlerde ise sıcak dönemler biraz daha kısa, ancak etkisi yine de göz ardı edilemeyecek düzeyde.
Bu Kadar Uzun Sıcaklar Neden Tehlikeli?
Sıcaklıkların sadece yaz aylarıyla sınırlı kalmaması, toplumlar ve şehirler için ciddi sağlık ve altyapı sorunları doğuruyor. Uzmanlara göre uzun süren sıcak mevsimler özellikle yaşlılar, kronik rahatsızlığı olanlar ve çocuklar için ölümcül riskler taşıyor. Ayrıca hastaneler, enerji altyapısı ve ulaşım sistemleri üzerinde de büyük bir baskı yaratıyor.
Geçtiğimiz yıl yapılan başka bir araştırmada, insan kaynaklı iklim değişikliğinin dünya nüfusunun yaklaşık yarısını 30 gün veya daha uzun süreli aşırı sıcaklara maruz bıraktığı ortaya konmuştu. Mayıs 2024 ile Mayıs 2025 arasını kapsayan bu analizde, 247 ülke ve bölgeden 195’inde sıcak gün sayısının iki katına çıktığı belirlendi.
Şehirler Hazır Değil
Bu değişime rağmen Avrupa’daki pek çok şehir hâlâ “ısıya dayanıklı” bir yapıya sahip değil. Kent merkezlerinde beton ve asfaltın yoğunluğu, sınırlı yeşil alanlarla birleşince ısı adası etkisi artıyor. Bu da şehirlerdeki sıcaklıkları çevre kırsal alanlara göre daha da yükseltiyor.
Herkes İçin İklim Dayanıklılığı CEO’su Kathy Baughman McLeod, şehirlerin büyük çoğunluğunun “ısıya dayanıklı olmadan inşa edildiğini” ve artık sıcak hava dalgalarına karşı yeni stratejiler geliştirmek zorunda olduklarını söylüyor. Ona göre yaz mevsimi artık “bir tatil zamanı” değil, şehirler için ciddi bir iklim krizi dönemi.
Peki Ne Yapılmalı?
Uzmanlara göre çözüm için atılması gereken adımlar net:
- Kent içindeki yeşil alanlar artırılmalı
- Binalar ısıya dayanıklı şekilde tasarlanmalı
- Serinleme merkezleri oluşturulmalı
- Erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı
Ancak McLeod’a göre, pek çok ülkenin bu önlemler konusunda hâlâ yetersiz kaldığı görülüyor. "Bu kriz artık ertelenemez. Hükümetlerin, iş dünyasının ve bireylerin sıcaklara karşı acil farkındalık geliştirmesi şart," diyor.