
İşte size, hatta bazı yerlilerin bile bilmediği, gerçek bir gizli hazine: harika bir günlük gezi fikri.
Adım 1: Bir araba kiralayın (burası klasik tur güzergâhlarının dışında, dolmuşla ulaşım yok).
Gideceğiniz yer? Düğmeli Evler - kelimenin tam anlamıyla "Düğme Evleri" - büyüleyici küçük Ormana köyünde. Neden "düğme"? Çünkü inşaat sırasında dışarı çıkan ahşap kirişler bir paltodaki düğmelere benziyor. (Osmanlı mimarisinin moda ifadesiyle buluştuğunu düşünün!) Bu tarihi güzellikler fotoğrafçılar için bir rüyadır ve dürüst olalım, Instagram sayfanız için de.
Köyün küçücük kahvehanesini kaçırmayın; burada köylü amcalar çay içer, tavla oynar ve günlük dedikodularını paylaşır. (Uyarı: Siz de sohbete katılmak isteyebilirsiniz.) Bazı düğmeli evler sevimli pansiyonlara dönüştürülmüş—gecelik konaklama için harika bir seçenek.
Adım 2: Altınbeşik Mağarası’na gidin—Avrupa’nın üçüncü en büyük yeraltı gölü mağarası
Bu gizli güzellik 2.200 metre uzunluğunda, 15 metreye varan su derinlikleri, görkemli travertenleri ve doğal bir kaya köprüsü (şimdi kısmen yıkılmış olsa da hâlâ görülebiliyor) ile etkileyici. Oraya sadece ayrılmış otoparktan kalkan servislerle gidilebiliyor—baret takmak zorunlu çünkü… yerçekimi.
İçeri girdiğinizde, mağara tekne turuna binin. Berrak suların üzerinde süzülürken hem tarihini dinleyin hem de beklediğinizden çok daha fazla “vay be” dediğinizi fark edin.

Adım 3: Dönüş yolunda ünlü Manavgat Şelalesi'ne uğrayın (mağaradan yaklaşık 50 km)
Geniş ve güçlü bu şelale sadece 3–4 metre yüksekten düşüyor ama esas mesele debisi (ve ferahlatıcı derecede soğuk suyu). Piknik alanı, çay bahçeleri ve bol gölge var—ya da cesaretiniz varsa ayaklarınızı (veya daha fazlasını) Manavgat Nehri’ne sokabilirsiniz.
Bu gezi hem harika bir günlük kaçamak hem de keyifli bir gece konaklaması için ideal. Yanınıza kameranızı, merakınızı ve belki bir havlu alın… çünkü Antalya’nın büyüsü sadece denizde değil.