
Üç ülke, İsrail'in askeri operasyonlarını “aşırı” ve “orantısız” olarak nitelendirdi. Gazze’deki insani durumun “katlanılamaz” boyutlara ulaştığını belirten ülkeler, saldırıların sürmesi halinde “daha somut karşılıklar” verileceğini açıkladı.
Aynı gün, İsrail ordusu Gazze'de bir bölgeyi tamamen savaş alanı ilan etti. Hava saldırılarında 60’tan fazla kişi yaşamını yitirdi. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze’nin kalanının da “yok edileceğini” söyledi.
Üç ülkenin ortak açıklamasında, Netanyahu hükümetinin saldırıları durdurmaması ve insani yardımları engellemeyi sürdürmesi halinde adım atacakları vurgulandı. Bu baskıların ardından Netanyahu, 11 haftadır süren kuşatmanın hafifletileceğini ve kıtlık yaşanmasını engellemek amacıyla yardımlara izin verileceğini açıkladı.
Ancak Birleşmiş Milletler, ertesi gün yalnızca dokuz yardım kamyonunun geçişine izin verildiğini duyurdu. Bu, savaş öncesindeki günlük yardım miktarının sadece yüzde 2’sine denk geliyor. İngiltere, Fransa ve Kanada bu yardımı “son derece yetersiz” buldu ve uluslararası hukuka aykırı olabileceği uyarısında bulundu.
Netanyahu’nun sınırlı yardım izni kararı, kabinesindeki aşırı sağcı isimlerce de eleştirildi. Netanyahu, bu kararı "dost ülkelerin baskısıyla" aldığını sosyal medyada yayımladığı bir videoda ifade etti. Gazze'de kitlesel açlık görüntülerinin bu ülkelerce kabul edilemeyeceğini söyledi.
Netanyahu, dostlarını ismen açıklamazken, ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz hafta Gazze’de insanların açlıktan öldüğünü söylemesi ve müdahale sözü vermesi dikkat çekti. Trump’ın bu açıklamasının ardından İsrail, bölgede yeni bir kara harekâtı başlattı.
Hafta sonu boyunca düzenlenen saldırılarda yüzlerce Filistinli hayatını kaybetti. Hedef alınan yerler arasında hastaneler de vardı. Savaşın başlangıcından bu yana Gazze’de ölenlerin sayısı 53.486’ya ulaştı. Çoğunluğu sivil olan bu ölümler, uluslararası toplumun endişelerini artırdı.
Pazartesi günü Han Yunus kent merkezi savaş bölgesi ilan edilerek sivillerin tahliyesi emredildi. Ancak çok sayıda kez yer değiştiren, açlıktan tükenmiş ve barınaksız kalan sivillerin gidecek bir yeri kalmadı.
Smotrich, gıda yardımı kararını savundu ve bunun orduya bölgede daha uzun kalma ve "temizlik operasyonlarını" sürdürme olanağı sağlayacağını belirtti. “Fethediyoruz, temizliyoruz ve kalıyoruz – Hamas yok edilene kadar,” dedi. Ayrıca, bölge halkının güneyde toplanıp daha sonra üçüncü ülkelere göç ettirilmesini önerdi.
Netanyahu, ablukayı askeri nedenlerle savunarak, BM ve yardım kuruluşlarının ulaştırdığı gıdaların Hamas tarafından yağmalandığını iddia etti. Ancak bu iddiayı destekleyecek ayrıntılı bilgiler kamuoyuyla paylaşılmadı. Yardım kuruluşları ise yardımların yönünün değişmediğini savundu.
İsrail, yardımları güvenli şekilde ulaştırmak amacıyla yeni bir sistem kurmayı planlıyor. Bu sistem, İsviçre merkezli Gazze İnsani Vakfı (GHF) tarafından yürütülecek. Vakfın başında eski ABD deniz piyadesi Jake Woods bulunuyor. Ay sonuna kadar hayata geçmesi beklenen sistemin finansmanı konusunda ise bilgi verilmedi.
Birleşmiş Milletler ve bazı büyük insani yardım kuruluşları, bu yeni plana silahlı gruplar ve İsrail ordusuyla iş birliği gerekçesiyle katılmayı reddetti. Bu durumun tarafsızlık ilkesine aykırı olduğu ve personelin güvenliğini tehlikeye atabileceği ifade edildi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırılarda 1.200 kişinin ölmesi ve 250 kişinin kaçırılması sonrası başlamıştı. Hâlâ rehin tutulan 58 kişiden üçte ikisinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.