
Merz, anlaşmanın önümüzdeki birkaç gün içinde ya da en geç ay sonuna kadar tamamlanabileceği konusunda temkinli bir iyimserlik taşıdığını ifade etti.
Alman parlamentosu Bundestag'da yaptığı konuşmada Merz, “Amerikan yönetimi, Başkan ve Avrupa Komisyonu ile sürekli temas halindeyim,” diyerek sürecin tüm taraflarla eşgüdüm içerisinde ilerlediğini vurguladı.
Merz’in açıklamalarına göre hedef, AB ile ABD arasında ticaretin mümkün olduğunca düşük tarifelerle sürdürülebileceği bir anlaşmaya hızlıca ulaşmak.
ABD Başkanı Donald Trump’ın daha önce ilan ettiği karşılıklı tarifelere verilen geçici ara 1 Ağustos’ta sona eriyor. Bu sürenin yaklaşmasıyla birlikte, ABD yönetimi ticaret ortaklarına, yeni gümrük vergilerini bildiren resmi yazılar göndermeye başladı.
Şu ana kadar Washington; İngiltere, Çin ve Vietnam ile genel çerçeve anlaşmalarına imza attı. Güney Afrika, Güney Kore ve Japonya’nın da aralarında bulunduğu birçok ülkeye tarifelerle ilgili bildirim mektupları ulaştırıldı. Avrupa Birliği ise henüz ne bu kapsamda bir yazı aldı ne de resmi bir anlaşmaya vardı.
Trump, salı günü yaptığı açıklamada geleneksel müzakere süreçlerini uzun ve karmaşık bulduğunu belirterek, mektuplar yoluyla ilerlemenin daha verimli olduğunu savundu. “Daha fazla anlaşma yapmamız mümkün ama bu süreçler oldukça zaman alıyor. Bunları zamana yayarak gerçekleştirebiliriz,” dedi.
Trump daha önce AB’den gelen ürünlere yüzde 50’ye varan gümrük vergisi getirme tehdidinde bulunmuştu. Ancak şu an için Brüksel’in karşı karşıya olduğu oran yüzde 10 düzeyinde görünüyor.
Buna ek olarak, bazı sektörleri ağır tarifelerden muaf tutmak amacıyla istisnai düzenlemeler (carve-out) üzerinde görüşmeler sürüyor. Yine de, AB’den gelen otomobil ve yedek parçalara yüzde 25, çelik ve alüminyum ürünlerine ise yüzde 50 oranında vergi uygulanması gündemde.
Bu süreçten en fazla etkilenecek ülkelerden biri Almanya olacak. Zira ABD, hâlâ Almanya’nın en büyük ihracat pazarı olma özelliğini koruyor. Ancak ülke ekonomisi, COVID-19 salgını sonrası toparlanma çabalarının yanı sıra, Avrupa’da artan enerji maliyetleri, yaşlanan altyapı, verimsizlik ve yoğun bürokrasi gibi sorunlarla da mücadele ediyor.
Trump, İngiltere ile yürütülen ticaret görüşmelerinde daha yapıcı bir yaklaşım benimserken, AB’ye karşı daha sert bir çizgi izliyor. Daha önce AB’yi “iğrenç” olarak nitelendirmiş ve birliğin “ABD’yi kandırmak amacıyla kurulduğunu” öne sürmüştü.