
Komisyon, "güvenli üçüncü ülke" kavramını yeniden ele alarak, sığınmacıların Avrupa Birliği sınırları dışındaki ülkelere gönderilmesini kolaylaştırmayı hedefliyor.
Mevcut AB göç mevzuatına göre, üye devletler ancak göçmenlerin söz konusu üçüncü ülke ile daha önce ziyaret veya aile bağı gibi bağlantılarının olması durumunda onları o ülkeye gönderebiliyor. Ancak Komisyon’un geçen hafta açıkladığı yeni teklif, bu bağlantı şartının kaldırılması gerektiğini öne sürüyor.
Bu öneri, İngiltere’nin sığınmacıları Ruanda’ya sınır dışı etme planına benzetiliyor. Ancak o plan, İngiltere Yüksek Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunup iptal edilmişti.
Öneriyi destekleyen Almanya’dan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) milletvekili Lena Düpont, bu adımın doğru mesajı verdiğini savunuyor.
AB verilerine göre, her yıl kalma hakkı bulunmayan en az 400 bin yabancıya ülkeyi terk etme emri veriliyor, ancak yalnızca yaklaşık yüzde 20’si etkin bir şekilde sınır dışı ediliyor.
Sivil toplum kuruluşları ve göç uzmanları ise teklifin temel insan hakları açısından ciddi endişeler doğurduğunu ve yoksul ülkeler üzerinde aşırı yük oluşturabileceğini belirtiyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün AB göç ve iltica savunucusu Olivia Sundberg Diez, “Bağlantısı, umudu ya da desteği olmayan insanları başka ülkelere göndermek hem kaotik hem insani açıdan yıkıcıdır,” diyor. Sundberg, bunun sürdürülebilir bir çözüm olmadığını vurguluyor.
Teklif, Komisyon’un geçtiğimiz ay sunduğu “Güvenli Menşe Ülkeler” önerisinin ardından geldi. Bu öneride, Türkiye, Gürcistan ve diğer bazı “güvenli” kabul edilen ülkelerden gelen göçmenlerin sığınma taleplerinin başarı ihtimali düşük bulunduğu için hızlıca işleme alınabileceği belirtiliyordu.
Komisyon’a göre İtalya ve Yunanistan gibi bazı AB ülkelerinde bu tür güvenli menşe ülke listeleri var, ancak önerilen AB çapında ortak bir liste, daha tutarlı bir uygulama sağlamayı amaçlıyor.
Ama insan hakları örgütleri, listedeki bazı ülkelerin gerçekten güvenli olup olmadığını sorguluyor. Örneğin İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Mısır’da muhaliflerin sistematik gözaltı ve cezalandırmalarla karşı karşıya olduğunu, ayrıca LGBTQ+ bireylere yönelik zulmün sürdüğünü bildiriyor.
Komisyon, bu listeyi dinamik bir yapıda tutmayı planlıyor; böylece zamanla kriterleri karşılamayan ülkeler listeden çıkarılabilecek.
Af Örgütü’nden Sundberg Diez, bu durumun AB dışındaki ülkelerde keyfi ve otomatik gözaltı riskini artırdığını ifade ediyor. Ayrıca AB’nin Tunus gibi ülkelerle yaptığı mutabakatlarda insan hakları korumasını izleme ve uygulama kapasitesinin yetersiz olduğunu belirtiyor.
Alman parlamenter Düpont, Komisyon’un sunduğu tekliflerin ortak amacının, Avrupa’da sığınma prosedürlerini daha verimli ve uygulanabilir hale getirmek olduğunu savunuyor. Böylece Avrupa'nın göç ve sığınma politikalarında düzen ve insanlığın sağlanacağını belirtiyor.
Öneriler, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi tarafından görüşülecek; ardından ortak metin üzerinde anlaşmaya varılarak kanunlaştırılması hedefleniyor.