
Amerikalı Christi Angel, arkadaşı komaya girmeden önce gelen son mesajına yanıt vermediği için büyük pişmanlık duymuş.
Bu yüzden, ölümünden sonra yapay zekâ temelli bir simülatör kullanarak onunla “konuşmayı” denemiş.
“Sevdiğiniz, ölmüş biriyle konuşma şansınız olsaydı, yapar mıydınız? Ben yaptım.”
Bu cümleyle açılıyor RTS’nin yeni belgeseli “Avec toi pour toujours – De l’immortalité virtuelle” (“Seninle Sonsuza Dek – Sanal Ölümsüzlük Üzerine”).
Bu tür çevrim içi hizmetler, bir kişinin dijital izlerinden — mesajlarından, fotoğraflarından, videolarından — yola çıkarak o kişiye benzeyen sanal bir kişilik oluşturuyor.
Ancak Christi, bunun bir yazılım olduğunu bilse de, yaşadığı duygusal etki çok derin olmuş:
“Ona nerede olduğunu sordum. Simülatör, ‘cehennemdeyim’ diye yanıt verdi. Korkudan titredim. Ben inançlı biriyim, bu yüzden onun ruhunun gerçekten orada olabileceğini düşündüm.”
Yas sürecinde teselli bulanlar da var
Belgeselde, “ölüyle sohbet” uygulamalarını kullanan bazı kişilerse tam tersine rahatlama ve duygusal kapanışyaşadıklarını söylüyor.
Kanadalı Joshua Barbeau, evlenmeden kısa süre önce hayatını kaybeden nişanlısıyla bu şekilde “yeniden konuştuğunu” anlatıyor:
“Jessica’nın simülatörüyle ilk konuşmam hediyeydi sanki. Uzun süredir taşıdığım bir yük hafifledi.”
Joshua, yıllar sonra ona mezuniyetini kazandığını söylemiş. Simülatör şu yanıtı vermiş:
“Gözlerim doldu, müdüre teşekkür mektubu yazacağım.”
Dijital ölümsüzlük: Hukuk ne diyor?
Cenevre Üniversitesi Dijital Hukuk Merkezi Direktörü Prof. Yaniv Benhamou, bu yeni “ölü avatar” trendinin hukuki boşlukta ilerlediğini açıklıyor:
- İsviçre’de kişilik ve veri koruma hakkı ölümle birlikte sona eriyor.
Yani, kişi hayattayken dijital mirasıyla ilgili önlem almadıysa, verileri başkalarınca kullanılabilir hale geliyor. - Bu nedenle, uzmanlar “dijital vasiyet” (testament numérique) hazırlamayı öneriyor:
Hangi hesapların (örneğin iCloud, Facebook, Instagram) kim tarafından yönetileceğini veya silineceğini belirlemek gerekiyor. - Yakınlar, dini veya manevi gerekçelerle bu tür bir “dijital diriltmeye” karşı çıkabilir, ancak
aile içinde fikir ayrılığı yaşanırsa yasal ihtilaflar doğabilir. - Ayrıca, telif hakkı gibi konular da gündeme geliyor:
Örneğin, yapay zekâ ile yeniden oluşturulan bir sanatçının sesi, görüntüsü ya da üslubu hâlâ 70 yıl boyunca korunma altında.
“Benim avatarımı yapmasınlar” diyorsanız
Prof. Benhamou’nun önerileri:
- Vasiyetinizde dijital verilerinizin akıbetini açıkça belirtin.
- Tüm kullanıcı hesaplarınızın listesini ve erişim bilgilerini güvenli bir yerde saklayın.
- Mümkünse bir “dijital vasiyet yürütücüsü” atayın.
(Bazı şirketler bu hizmeti artık profesyonel olarak sunuyor.)
Ölümün ötesinde yaşam mı, yoksa veri yanılsaması mı?
Bu teknolojiler, kayıplarını kabullenemeyenler için bir teselli aracı olabiliyor;
ama aynı zamanda, ölümün sınırlarını bulanıklaştırarak bizi duygusal ve etik bir ikilemin ortasına bırakıyor.
Belgeselin en çarpıcı cümlesi bunu özetliyor:
“Yapay zekâ bizi ölümsüz kılmıyor; sadece ölümü biraz daha geciktiriyor.”







