
Anhui eyaletindeki Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacılar, esnek yapıya sahip bu özel lenslerle "yakın kızılötesi" olarak bilinen ışık tayfını görünür hale getirmeyi başardı. Normal şartlarda yalnızca güvenlik kameralarında veya gece görüş sistemlerinde kullanılan bu ışık, bitki sağlığı analizlerinden lazer sistemlerine kadar birçok alanda yaygın biçimde kullanılıyor.
Işığı Görmenin Yeni Yolu: Nanoteknoloji
Araştırmacılar, kontakt lensin yapısına nanoparçacıklar ekleyerek, kızılötesi ışınların gözle görülebilecek ışığa dönüşmesini sağladı. Bu sayede kullanıcılar, çıplak gözle görülmeyen ışıkları algılayabiliyor. Lensin malzemesi kimyasal olarak modifiye edilerek, gözle doğrudan temas ettiğinde zararsız ama işlevsel bir teknoloji sunuyor.
Üstelik yapılan testlerde, kullanıcıların bu ışığı gözleri kapalıyken dahi algılayabildikleri gözlendi. Bunun nedeni, kızılötesi ışınların deri yoluyla geçebilmesi. Bu özellik, kullanıcıya adeta "gece görüşü" veya bilim kurgu filmlerindeki gibi "süper görme yetisi" kazandırıyor.
Bilim Kurgudan Gerçeğe
Bu gelişme, Hollywood filmlerini aratmıyor. Hatırlanacağı üzere, Görevimiz Tehlike: Hayalet Protokol filminde kullanılan ekranlı kontakt lensler artık bilim kurgunun ötesine geçiyor. Her ne kadar henüz yüz tanıma gibi işlevleri bulunmasa da, kızılötesi algılama teknolojisinin günlük hayata adapte edilebilir olması bu alandaki ilerlemenin hızını gözler önüne seriyor.
“Biyonik İnsan”a Bir Adım Daha
İsviçre Lozan Üniversitesi’nden teknoloji antropoloğu Daniela Cerqui, bu gelişmeyi “insanın kendi sınırlarını aşma çabası” olarak nitelendiriyor. Cerqui, “İnsan olarak sınırlarımızı kabul edemez hale geldik. Teknolojiyi sadece dışımızda değil, artık doğrudan bedenimizin içine yerleştiriyoruz,” diyerek bu evrimin toplumsal boyutuna dikkat çekiyor.
Kısacası, Çinli araştırmacıların bu çalışması yalnızca tıbbi ya da teknolojik bir gelişme değil, aynı zamanda insanlığın doğaya karşı kendi yetilerini yeniden tanımlama çabasının sembolü olarak görülüyor.