
Miselyum, mantarların yer altında gelişen kök ağı. Biyobozunur, hafif, yalıtkan, dirençli ve şekil verilebilir bir yapıya sahip. Karbon ayak izi ise neredeyse sıfır. Tüm bu özellikler, miselyumu çevreci yapı malzemesi olarak cazip kılıyor.
Laboratuvardan Geleceğin Evlerine
EPFL’in Sürdürülebilir Malzemeler Laboratuvarı’nda araştırmalarını sürdüren Profesör Yardımcısı Tiffany Abitbol, doğa dostu yapı malzemelerinin potansiyeline dikkat çekiyor: “Bitkilerden ve mantarlardan elde edilen yenilenebilir maddelerle çalışıyoruz. Bu maddeler yalnızca çevre dostu değil, aynı zamanda çok işlevsel.”
Birkaç basit malzeme ile miselyum tuğlası üretmek mümkün. Araştırmacı Chiara Moretti, “İhtiyacımız olan sadece miselyum, yakındaki çiftlikten alınan saman, laboratuvar atığı kahve posası ve su. Çünkü miselyum canlı bir organizma,” diyor.
Saman ve kahve posası karışımına miselyum eklendikten sonra bu organik hamur, belirli formlara dökülerek büyümeye bırakılıyor. Ortaya çıkan yapı malzemesi, güçlü ve doğa dostu bir alternatif sunuyor.
Uzayda da Kullanılabilir
Miselyumun potansiyeli yalnızca yeryüzüyle sınırlı değil. NASA, bu mantar türevinin Ay ve Mars’ta yaşam alanı kurmak için kullanılabileceğini değerlendiriyor. Uzay ajansı, bu alanda araştırmalar yapılması için milyonlarca dolarlık yatırım yaptı.
Yerel Mimariden Küresel Çözümlere
Lausanne merkezli mimar Sébastien Tripod, bu malzemenin yerel ve küresel düzeyde değişim yaratabileceğini savunuyor: “İnşaat sektörü dünya genelindeki sera gazı salımının üçte birinden sorumlu. Yeni yaklaşımlar geliştirmemiz şart.” Tripod, miselyumla yaptığı projelerle karbon emisyonlarını düşürmeyi hedefliyor.
Doğadan ilham alan bu yaklaşım, inşaat dünyasında bir devrim yaratma potansiyeline sahip. İsviçre’nin öncülük ettiği bu araştırmalar, gelecekte doğayla daha uyumlu şehirler inşa etmenin yolunu açabilir.